PERSONA (1966 - İsveç) - IMDb: 8,2 (8 ödül) Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman Oyuncular: Bibi Andersson (Hemşire Alma), Liv Ullmann (Aktris Elisabet Vogler), ... |
Açıklama: Persona, Bergman filmografisinin en şaşırtıcı, en aykırı parçası. Yönetmenin ustalığının ve modern sinemayı etkilemekle kalmayıp onu nasıl büyük ölçüde kendinden çıkardığının en güzel kanıtlarından biri. Sinamotografisinin ustalığını bir yana bırakırsak, buradaki sinema dilinin günümüzdekinden geri kalan yanı yok. Sinematografi de işin içine girdiğinde Bergman fersah fersah öteye gidiyor. Kuralları kim koydu diye merak ediyorsanız işte size Bergman, sinemanın gerçek babası. Örneğin Lynch Mulholland Çıkmaz'ını yazarken bu filmi en az on kez izlemiş olmalıdır.
Bir hemşire, konuşmayı reddeden, herhangibir psikolojik rahatsızlığı olmamasına rağmen çevresiyle iletişimi tamamen kesmiş bir aktristin bakımını üstleniyor. İkisi bir yazlıkta birlikte zaman geçirirken, birinin sessizliği nedeniyle açılan kışkırtıcı ve korkutucu kişilik çukuruna diğerinin (hemşirenin) karakteri düşüyor ve kendini en ince detayları ile açık etmeye başlıyor. Ve bir süre sonra hemşirenin kendi karakteri yok olup tamamen aktristin karakteri içinde eriyerek şekil değiştiriyor. (bibi andersson ve liv ullman'ın oyunculukları mükemmel) Sessizliğin gücü, karakter olmak, oynamak, kişilik ve kadın kimliği (John Berger'in Görme Biçimleri'ndeki tezini hatırlamakta fayda var: özellikle kadınların kendilerinden beklenen kimlik ve içlerindeki gerçek kimlik arasındaki bölünmüşlükleri) üzerine bir başyapıt. 1966 yılından sonraki sinemayı en çok etkilemiş ve hatta onu bizzat yaratmış olan filmlerden biri Persona. Ama burada örneğin bir Potempkin Zırhlısı ya da bir Metropolis gibi ancak miras kağıtlarındaki yazı olabilecek, yapacağını yapmış sonra da hükmünü uzun zaman önce kaybetmiş bir anlatı göremezsiniz. Bergman'ın Persona'sı, bugün bile tüm yönetmenlerin hayalini süsleyebilecek ve yapıldığı anda tüm dünyanın önünde eğileceği gerçek sinema anlatısıdır. Yapıldığı yıl bir kesimin takdirini toplamakla birlikte çok büyük bir kesim tarafından da acımasızca eleştirilmişti. Ne var ki sonrasında kuralları koyan filmlerden biri oldu.
KURTLARIN SAATİ - "Vargtimmen" (1968 - İsveç) - IMDb: 7,7 (2 ödül) Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman Oyuncular: Max von Sydow (Johan Borg), Liv Ullmann (Alma Borg), ... |
Açıklama: Karanlıkla şafak vaktinin tam ortasında, doğumların ve ölümlerin en fazla olduğu zaman diye bilinen "Kurdun Saati", Bergman'ın bu zaman diliminde kendi yaşadığı dehşetinin sinemada vücut bulmuş halidir. Bu film, İsveç sinemasının ilk akla gelen yönetmenlerinden biri olan Ingmar Bergman'ın otobiyografik öğelerin yoğun olarak bulunduğu kişisel filmlerinden biridir. Bergman'ın tanınmasında en çok etkisi olan filmi, Persona'nın ardından 1968 yılında çektiği bu film, bazılarına göre Persona'dan sonra bir geriye dönüş olarak yorumlanmış ancak Bergman'a göre ise doğru yönde adılmış titrek bir adımdır.
Johan adında kaybolan bir ressamın günlüklerini kendine temel alan filmi iki bölümde incelemek mümkün. Birinci bölümde Johan hamile karısı Alma ile birlikte, bir adada ıssız bir evde yaşar. Johan'ın günlük yaşamından, çocukuğundan ve takıntılarından izler görülür. Şafak vaktinin ortasına kadar, takıntıları nedeniyle uykuya direnen Johan ve ona bağlığını her fırsatta dile getiren karısı Alma, kurdun saatine kadar ayakta kalırlar, uykuya direnirler. Ama Johan'ın takıntıları, kaygıları bu vakitte uyumaya karşı direnmekle geçmez. İkinci bölümde Johan, sanrılar dünyası içine sürüklenir. Orada, Johan'ın çizdiği resimlerdeki figürler ve geçmişteki takıntıları karşısındadır; kuş adam, etçiller, demir sertliğindeki kadınlar, tavanda yürüyen adam, yüzü olmayan yaşlı kadın gibi. Johan, onlara yamyamlar der. Yamyamların yaşadığı şatoda kendini bulan Johan, gerçek dünyadan bilinçaltı dünyasına adım adar ve orada parçalanmışlıkları, ikilemleri, kaygıları bir bir su yüzüne çıkar. Ve gitgide karısı Alma'dan uzaklaşır.
Bergman'ın birçok filmi gibi siyah beyaz olan bu filminde de Bergman'ın en belirginlik yanlarından biri ortaya çıkar; etkili ışı kullanımı, keskin gölgeler, ışık ve gölgelerle yaratılan metaforlar... Bergman sinemasında tek korku filmi diye adlandırılan bu film izleyeni, karanlık atmosferi ve bilinçaltının derinliklerindeki salınımlarıyla gerçek ile rüya arasında gidip gelen bir yolculuğa sürükler. Sinemaya psikolojiyi bilerek sokan adam diye tabir edilen Bergman'ın bu filmi, bilinç ile bilinçaltı arasında ince bir çizgide ilerler. Ancak bazen, bu çizginin sınırları aşılır ve her şey birbirine geçer. Bergman, bu filmi yapmakla kendi kurt saatinden kurtulmuş, acaba biz de sadece izlemekle kendi kurt saatimizden kurtulabilecek miyiz?
UTANÇ - "Skammen" (1968 - İsveç) - IMDb: 8,0 (10 ödül) Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman Oyuncular: Liv Ullmann (Eva Rosenberg), Max von Sydow (Jan Rosenberg), ... |
Açıklama: Genellikle siyasal olarak tarafsız bir izleği olan İsveçli ünlü sinemacı Ingmar Bergman'ın Amerikan'ın Vietnam'a müdahale etmeye soyunduğu sıralarda çektiği Utanç, dünyaya savaşın ve toplumsal olayların karşısında insan olma durumunun çaresiz penceresinden bakıyor. Filmde Eva'yı canlandıran ve Bergman'ın filmlerinde oynatmayı çok sevdiği karısı Liv Ullmann'ın yanısıra; yönetmenin bir başka fetiş oyuncusu olan İsveçli usta aktör Max von Sydow da yer alıyor. İkili, unutulmaz bir yönetmenin unutulmaz bir filmi için unutulmaz bir performans sergiliyor...
Jan ve Eva Rosenberg, isimsiz bir Avrupa ülkesinde yaşarken, iç savaş çıkması sonucu çareyi bir adaya inzivaya çekilmekte bulurlar. Klasik müzik eğitimi almış, keman çalarak mütevazi bir hayat süren Rosenberg'lerin hayatı, asker dolu bir uçağın yaşadıkları adaya düşmesi sonucu alt üst olur. Her iki tarafan askerlerin adayı bir savaş alanına çevirmesiyle, hayatlarını tehdit altında gören genç çift, başka bir yere kaçmaya karar verirler. Ancak yakalanarak isyancı askerlere yardım ve yataklık etmekle suçlanırlar. Çiftin eski bir dostu olan Albay Jacobi, adayı savunan ordunun başındadır ve onlara yardım edecektir. Tabii eğer sadece... Eva onunla yatmayı kabul ederse!
Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır. Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.
Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...