21 Eylül 2015 Pazartesi

SANAT FİLMİ

Sanat filmi esas olarak ticari edinim kaygısı taşımadan tamamen sanatsal çekimlerle, sanat unsurlarıyla çekilmiş filmdir. Sanat unsuru olarak kimi zaman değişik bir senaryo, bazen farklı bakış açısına göre yönetme, bazen film içinde kullanılan eserler ya da oyuncularla alışılmışın dışına çıkmak. 

Sanat filmleri algılanma da güçlük çekilen filmler olabiliyor zaman zaman, izleyici filmin yarısında salondan çıkıp gidiyor, filmle ilgili yorumlarda "saçmasapan bir filmdi" diyor. Kimisi başarısız film yapıyor ve beğenilmeyince de sanat filminin arkasına saklanıyor "ben sanat filmi yaptım, anlamayan anlamasın" diyor. 

Sanat filmleriyle gişe filmleri arasındaki farklar: 
Gişe filmlerinin yazılı ya da görsel medyada reklamı o kadar çok yapılıyor hele bir de Türk filmiyse bu… gişe filmleri 7’den 70’e herkese, her yaşa, her sosyal kesimden insana hitap edebiliyor ama sanat filmlerinin belirli bir izleyici kitlesi var. Gişe filmlerine arkadaşlarla topluca gidilebilir, ama sanat filmine tek gitmek güzeldir, zira arkadaşlarınız beğenmeyip size dırdır etme olasılığı da vardır. 

Sanat filmlerinde genelde bir konu vardır, eve gelirsiniz günler geçer üstünden ama aklınızda film kalır. Sanat filmleri hakettiğini festivallerde alır… 
Geçmişten bugüne Düya Sineması'na damga vuran bu filmler arasında gişe başarısı bir hayli düşük olanlar da var. Ancak bu durum onların birer kült film statüsünde olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 

Peki 7. Sanat alanında üretilen her emek niçin karşılığını bulmaz? Ya da şöyle sormalı; sanat filmi olarak nitelendirilen filmler gişede başarısız olurken popüler kültür güzellemeleri olan diğerleri neden daha çok izlenir?.. Aslında cevabı sorunun içinde; şöyle ki, popüler olana göz kırpan, onun dilini kullanan filmler haliyle kaynağını popüler olandan, yani çoğunluktan aldığı için alıcı kitlesi de bu çoğunluğa denk gelir. Sanat filmi olarak nitelendirilenler ise gerek değindiği meseleler gerekse kullandığı dil açısından düşünüldüğünde belki de çoğunluğun farkında olduğu fakat ilgilenmek istemediği yani ‘azınlığı’ temsil eder. Misal bir gişe filmi beyaz yaka kadın erkek ilişkilerinin klişelerini işlerken, sanat filmleri taşranın dışlanmışlığının betimlemesini yapıp üstüne düşünme işini size ihale edebilir.

Gişe filmlerinin beklentisi aslında film üretim sürecinde harcanan parayla doğru orantılıdır. Özel efektlerin kullanılması, oyuncu kadrosunun "star" tabir edilen isimlerden oluşturulması ve benzeri etkenler maliyeti artıracak fakat reklamın iyi yapılması izleyicide popüler olana ilgiden kaynaklanan bir seyir isteği yaratabilecektir.

Sanat filmleri ise var olanı en doğal haliyle aktarabilme kaygısı taşıdığından olsa gerek ne özel efektler ne de çoğu zaman revaçta olan yıldız oyuncularla ilgilenir. Size müthiş bir görsel şölen  vaat etmemekle beraber duygularınıza, inançlarınıza ve tabularınıza kastedebilir.

Gişe filmleri, üzerine çok da düşünmeniz gerekmeyen daha çok görsel şovlar üzerinden çabuk tüketilebilen ürünlerdir. Postmodern insanın tüketim trendi de “fast food” ürünler olduğu düşünüldüğünde gişe filmlerinin gördüğü ilgiyi daha kolay anlayabiliriz.

Sanat filmleri ise daha çok cüsseli bir edebi ürünün beyaz perdeye yansıtılması gibidir. Çabuk tüketilmenin tam aksine her izlediğinizde üstüne yeniden düşünebileceğiniz, son tüketim tarihi bulunmayan ürünlerdir.