Klasikleşmiş Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Klasikleşmiş Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ekim 2015 Cuma

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 62. İtalyan yönetmen Ruggero Deodato'nun korku-macera türündeki "YAMYAM ÜÇLEMESİ"






GERİLİM  -  "Ultimo Mondo Cannibale" (Son Yamyam Dünyası)
(1977 - İtalya)  -  IMDb: 6,2
Yönetmen: Ruggero Deodato
Oyuncular: Massimo Foschi, Ivan Rassimov, Me Me Lai, ...
Açıklama:  Ormanda yakalanmış bir kız hunharca öldürülmüştür. Ateş yakılır. Kenarlarına taşlar dizilir. Taş baltanın keskin tarafıyla kızın cildi hafifçe kazınır. Bu işlem ne kadar dikkatli yapılırsa ciltteki kanlanma meyve suyunu daha iyi emecek ve yemeğiniz daha lezzetli olacaktır. Tropikal meyve baltayla yarılır ve kızın her tarafı bu suya bulanır. Kafası kesilir ve ateşe atılır. Ucu sivri kargıyla kızın bedeni, boyundan kasığa kadar orta hattan yarılır. İç organlar toplu halde yerinden sökülür ve yemeğin yanında garnitür olarak kullanmak için ayrıca pişirilir. Kızın ikiye yarılan göğüs kafesi kapanmasın diye yerleştirilen çubuklarla açık tutulur. Daha önceden kızdırılan taşlar kızın içine karnıyarık doldurur gibi yerleştirilir. Taşların ısısı eti pişirene dek aralıklı olarak kontrol edilir. Piştikten sonra parçalar halinde servis yapılır. Afiyet olsun. Yamyam filmlerini başlatan ilk filmin “Cannibal Holocaust” olduğunu zannederdim. Tabii ki bu kült filme dek “Mondo” türünde birçok örnek verilmişti; hatta “Il Paese del Sesso Selvaggio (1972)” adında yamyam türüne öncülük edebilecek bir film de söz konusuydu ama gerçek hayvan ölümleri, sınırda gerçeklik hissi ve snuff similasyonu veren ilk filmin bu uğursuz film olduğunu düşünürdüm. Yanılmışım! Ondan yaklaşık 3 yıl önce “Last Cannibal World” adında bir film çekilmiş olduğunu bilseydim, “Cannibal Holocaust”a bu kadar önem verir miydim bilemiyorum. Bu durumda ister istemez iki filmi karşılaştırmak yoluna gideceğim, baştan söyleyeyim. 

Filipinler’in Mindanao adasındaki taş devrinden beri ilkelliğini kaybetmemiş bir yamyam kabilesini araştırmak üzere yolculuk yapan Robert Harper adlı araştırmacının başından geçen gerçek olaylardan yararlanıldığı söylenen filmin konusu kısaca şöyle: 
Bu adaya daha önce gelen ve kendilerinden haber alınamayan (yanlış duymadıysam) Roland ve Welinsky adında iki arkadaşın peşine düşen Robert ve Rolf, yanlarına pilot Charlie ve hemşire Swan’ı alarak bir uçakla adaya inerler. Maalesef arkadaşlarını değil onlardan kalan enkazı bulurlar. Araştırmaya kendini kaptıran Robert nedeniyle zamanın nasıl geçtiğini anlayamazlar ve karanlık olduğu için yarın sabaha kadar geceyi orada geçirmeye karar verirler. Fakat bu yanlış bir karardır ve arkadaşlarını kaybeden Robert, koca bir mağarada yaşayan ilkel bir kabilenin tutsağı olur. Neyse ki ölüm kalım savaşında kendisine kabiledeki masum bir güzel eşlik edecektir.








YAMYAM İŞKENCESİ  -  "Cannibal Holocaust"
(1980 - İtalya)  -  IMDb: 6,0
Yönetmen: Ruggero Deodato
Oyuncular: Robert Kerman, Gabriel Yorke, Francesca Ciardi, Perry Pirkanen, Luca Giorgio Barbareschi, ...
Açıklama: Filmdeki sahneleri izlerseniz işkenceler, cinsel organların kesilmesi, tecavüz, kazığa oturtulan insanlar, parçalanan insanların olduğu sahneler o zamanki (1980) efektlerle yapılacak türden işler değil. Filmin CD kapağında 50 ülkede yasaklı olduğu yazıyor... 

Film tanınmamış oyuncularla çekilmiş.  Film ormanın derinliklerinde yaşayan yerli kabilelerle ilgili bir röportaj yapmaya giden dört kişilik bir belgesel film ekibinden bir daha haber alınamaması üzerine bir antropolog'un film ekibini aramaya çıkması ile başlıyor. Araştırmaları sırasında antropolog ve beraberindekiler ormanda belgesel ekibinin çektiği filmlerin kutularına ulaşırlar. Bu filmleri izlediklerinde ise bu insanların başlarına nelerin geldiğini dehşetle öğrenirler.  
Çok tartışma yaratmış bir film olan "Cannibal Holocaust" İstismar Sinemasının (İng: Exploitation Films) en tipik örneklerinden biridir. Bu alt türün bütün öğelerini en uç noktalara kadar kullanmaktan çekinmemiş olan film daha Milano'daki ilk gösteriminde mahkemece yasaklanmış, filme el konmuş ve yönetmeni Deodato da müstehcenlik suçlamasıyla tutuklanmış. Hatta filmde öldürülen oyuncuların rol gereği değil de sahiden öldürülmüş olduğu iddiaları bile ortaya atılmış, yani filmin bir snuff film suçlamasına maruz kalmışlardı (Snuff film: sadistçe bir seks eylemi sırasında oyuncuların katledildiği yasa dışı çekilmiş pornografik film türüne verilen ad), gerçi Deodato bu suçlamadan aklandı ama film yine de birçok ülkede yasaklandı. Bu yasaklar bu ülkelerin birçoğunda hala geçerliliğini koruyor. Filmin yasaklanma gerekçelerinden biri de onlarca hayvanın kamera karşısında vahşice katledilmeleriydi.

Film İlk gösterimi ile toplatılması arasında geçen 10 günlük süre içerisinde 2 Milyon dolar hasılat yapmış. Hatırı sayılır bir fanatik hayran kitlesi oluşan Cannibal Holocaust kült filmler arasında sayılıyor.

Film Hakkında Notlar 
*B-türü filmlerin bir alt türü olan Trash filmler veya İstismar filmleri (Exploitation films) alt türüne dahil olan 'Cannibal Holocaust' gibi filmlerde şiddet, işkence, sadizm, kan, cinsellik istismarı, tecavüz, din karşıtlığı gibi ögeler en uç sınırlarına kadar kullanılıyor, tabu sayılan ne varsa üzerine gidiliyordu. 
Hatta bu türün de bir alt türü sayılabilen cinsel istismar ağırlıklı olanlarına verilen ad da "sexploitation films"dir. Bu tür filmler ABD'de "Grind house" adı verilen üçüncü sınıf pejmürde sinema salonlarında arka arkaya ve kesintisiz olarak gösterilirler. Yönetmen Quentin Tarantino 2007 yılında bu tür filmlere bir gönderme yaparak Ölüm Geçirmez adlı bir film çevirmiş ve yine Robert Rodriguez'le birlikte yaptıkları Dehşet Gezegeni filmiyle birlikte Grindhouse adı altında 'iki film bir arada' esprisi ile tekrar gösterime sunmuşlardı. 

*Filmdeki mide bulandırıcı katliam sahneleri o denli gerçekçi görünüyordu ki oyunculardan bazılarının kamera karşısında gerçekten öldürülmüş olabilecekleri söylentisi ortaya atıldı, bu nedenle yönetmen Ruggero Deodato'ya bir de cinayet soruşturması açıldı. Deodato filmde rol icabı öldürülen oyuncuları bulup canlı olarak mahkeme heyetine gösterince cinayet davası düştü. Film 3 yıl daha İtalya'da yasaklı kaldı. *Dünyanın "en kötü şöhretli" filmi ünvanını taşıyan 'Cannibal Holocaust' 50'nin üzerinde ülkede yasaklanarak bu alanda bir rekora imza attı. 







CEHENNEME KADAR  -  "Inferno in Diretta"
(1985 - İtalya)  -  IMDb: 5,8
Yönetmen: Ruggero Deodato
Oyuncular: Lisa Blount, Leonard Mann, Willie Aames, Richard Lynch, ...
Açıklama: Filipinlerdeki yağmur ormanlarında İlkel bir kabile tarafından yakalanan petrolcüyü aramak için ortağı aramaya başlar...






Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


13 Eylül 2015 Pazar

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 51. Yunan sinemasının en önemli yönetmenlerinden Theodoros Angelopoulos'un "MODERN YUNANİSTAN ÜÇLEMESİ"




AĞLAYAN ÇAYIR  -  "Τριλογία - Ι. Το λιβάδι που δακρύζει (Trilogia I: To Livadi pou dakryzi)"  -  "Trilogy: The Weeping Meadow"
(2004 - Yunanistan, Fransa, İtalya, Almanya)  -  IMDb: 7,8 (2 ödül)
Yönetmen + Senaryo: Theodoros Angelopoulos
Oyuncular: Alexandra Aidini, Nikos Poursadinis, Giorgos Armenis, Vassilis Kolovos, Eva Kotamanidou, ...
Açıklama: Yönetmenliğinin 35. yılında Theo Angelopoulos’un bu 12. filmi, 20. yüzyılın başlarında göç etmek zorunda kalan Yunanlara adanmış. Başrolünde ağulu bir müzik olan bu ağıt Bolşevik devrimi sonrası Odessa’dan sürülen Rumların, ağaları önde, Selanik yakınlarında olduğu düşünülen bir çayıra gelmeleriyle başlar. Filmin bu ilk sahnesi aynı zamanda Angelopoulos’un kullanacağı göstergeleri tanıttığı bir sekanstır.Odessa’dan gelen grubun ağası ve onun ailesi filmin başkahramanları, Angelopoulos’un kendi babasının adını verdiği Spiro Ağa, Odessa’dan gelirken yanında bir de küçük Eleni'yi getirir. İlk sahneden son sahneye kadar erkeklerin yarattığı tüm acılar bu kadının etrafında geçecek biçimde anlatılır. Filmin başrolünde müzik olması, Spiro’nun oğlunun bir müzisyen olması, akordeon çalması, Angelopoulos'un filminin karakteristik özellikleri arasında sayılabilir. Fonda Yunan tarihi kan ve gözyaşlarıyla yazılırken, Niko’nun çabalarıyla kurulan bir orkestranın yaptığı müzik duyulur sürekli olarak. Türk ezgileri, Rum ezgilerine karışır. Coşkulu dans müzikleri çalarken dahi, bir hüzün ve ağlama isteği hissedilir. Su, bayraklar, siyah bayraklar, beyaz bayraklar, beyaz çarşaflar, kayıklar Angelopoulos'un film boyunca kullandığı imgelerdir. Yunanlar yaşadıkları savaşlar nedeniyle sürekli hareket etmek zorunda kaldılar. Filmde görülen harekete hazır gemi, sal ve kayıklar, bu zorunlu hareketliliği simgeler. Beyaz bayraklar, barışa duyulan özlemi ya da saplantıyı gösterirken, film boyunca tüm beyaz bayraklar ya devamlı kanla kirlenir ya da barış çağrısı yapmak yerine ülkenin kendi çocuklarını içinde saklayan bir paravan olarak kullanılır. Çocuklar saklanırlarken bile müzik yapmaya, adeta düşünmeden otomatik olarak çalmaya devam ederler. Siyah bayraklar ise filmde eksikliği hiç hissedilmeyen ölümün göstergesidir. İnsanlar filmde pek sık öldürülürler. Herkes ölmeye ya da öldürmeye adaydır. Yunan insanının duymaya zorlandığı suçluluk duygusu. İnsanların devamlı yanlış yaptıklarını düşünmesi. Beraberlikleri onaylanmayan çifte gözdağı vermek için koyunların bacaklarından koca bir ağaca asılmaları biçiminde gerçekleştirilen katliam, doğrudan kim olduğu bilinen çayır insanları tarafından gerçekleştirilen tek katliamdır. Bunun dışındaki tüm tehditler ve katliamlar hep dışardan yönlendirilir. İkinci Dünya Savaşı ellerini filmdeki aileye her iki cepheden birden uzatır. Hem Pasifik'ten, hem de Avrupa' dan. İç savaş da, dışardaki savaştan kurtulabilmiş olanları kavurur ve yok eder. Mitolojik bir göndermeyle, ikiz kardeşler bile büyüyünce karşı cephelerde vuruşarak birbirlerini öldürürler. Film bir kadının, Eleni’nin etrafında dönse ve ilk sahneden son sahneye kadar hep Eleni görülse de, O bu filmde sadece bir figüran gibidir ve başrolde aslında erkekler vardır. Her türlü kötülüğü yapan, tüm savaşları başlatan, işkenceye başvuran, kovan, sahiplenen, bir ulusun tarihini ateş ve barutla şekillendiren erkeklerdir. Filmdeki orkestranın bile tüm elemanları erkektir. Eleni’ye kalansa bol bol gözyaşıdır.






ZAMANIN TOZU  -  "Τριλογία - ΙΙ. H σκόνη του χρόνου (Trilogia II: I skoni tou Hronou)"  -  "The Dust of Time"
(2009 - Yunanistan, İtalya, Almanya, Rusya)  -  IMDb: 6,6
Yönetmen + Senaryo: Theodoros Angelopoulos
Oyuncular: Willem Dafoe, Irène Jacob, Michel Piccoli, Bruno Ganz, Christiane Paul, ...
Açıklama: Yunan kökenli Amerikalı yönetmen A. bilinmeyen bir sebepten yarıda bıraktığı filminin çekimini tamamlamak üzere Roma’daki stüdyosuna geri döner. Film, A.’nın annesinin hayat boyu büyük aşk yaşadığı iki adamla olan ilişkilerini anlatmaktadır. Karakterler birbirlerini bir bulup bir yitirir; zaman ile mekân içinde, yirminci yüzyılın ikinci yarısının önemli olaylarını kateden bir yolculukta Sibirya, Kuzey Kazakistan, İtalya, Almanya ve Amerika'da birbirlerini ararlar. Film, Stalin’in ölümü, Watergate Skandalı ve Vietnam Savaşı’ndan Berlin Duvarı’nın yıkılmasına, dünya tarihinde açılan yeni döneme ve daha iyi bir dünya hayalinin yüzyıl sonunda çökertilişinin travmasına uzanır.





Öteki Deniz  -  "L'altro mare"  -  "The Other Sea"  (2012)



Theodoros Angelopoulos, 2012 yılında "Öteki Deniz ("L'altro mare" - "The Other Sea")" filminin çekimleri sırasında, sete yakın bir bölgede karşıdan karşıya geçerken bir motosikletin çarpması sonucu geçirdiği kazada ölünce üçleme tamamlanamadı.











Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...