13 Ekim 2015 Salı

EURIPIDES (MÖ. 480; Salamis, Kuzey Kıbrıs - 406; Makedonya)


Euripides (Yunanca: Ευριπίδης) (MÖ. 480 - 406)

Atina'nın yetiştirdiği üçüncü büyük trajedi şairidir. Düşünce adamı, Atina’lı oyun yazarlarının en büyüğü olan, insanları bekleyen gerçek ve zorlu sorunları ortaya koyarak insanları düşünmeye zorladı. Euripides insanları tedirgin etmiş ve kızdırmıştır. Kutsal değerlere saygısızlık ve kadın düşmanlığıyla suçlanmıştır. Ama yine de üstün şiirsellikle anlatılan düşünceleri dinlenmiştir. Vatanı olan Atina’yı terkedinceye kadar da bu taşlama ve lanetlemelerin ardı arkası kesilmemiştir. Fakat ölümünden sonra bütün tragedya yazarlarının en ünlüsü, en aralanılanı olmuş ve o çağdan bu yana adı ölmez yazarlar arasında yer almıştır.

Euripides, M.Ö. 480 yılında Salamis’de doğdu. O tarihte Yunanlarla Pers İmparatorluğu arasında amansız savaşlar yaşanıyordu. Euripides’in anne ve babasına birçok kötü yakıştırma yapılmasına rağmen gerçekte, babası Apollon tapınağı ile ligili bir görevin mirasçısı zengin bir soydan geliyordu. Kaynaklara göre annesi de soylu bir ailenin kızıydı. Euripides gençliğinde resim üzerine çalışmış ve sanatını sürdürme amacında olmasına rağmen yirmi beş yaşında, tragedya ve şiir yazmak için resmi bırakmıştır. İlk oyunu olan Pelias’ın Kızları, MÖ, 455 yılında sahneye konmuş ve Atina halkı o an gökyüzünden yeni bir yıldızın inmekte olduğunun farkına varmıştı. Bu yeni şairin tiyatronun tumturaklı ve ağdalı dilinden çok uzak yalın ve güçlü bir deyişi ve yeni fikirleri de beraberinde getirdiğini anlamıştı.

Euripides’in yenilikçi ve korkusuz bir yanı vardı. İlginç olayları anlatırken yeni teknik buluşlar kullanıyordu. En güçlü yönü de gerilim sahnelerindeki başarısı ve her sahnede üstün bir şiirsellik yaratmasıydı. MÖ 438'de Truva Savaşı'nda Akhilleus’un mızrağıyla yaralanan Telephus’un hikâyesini anlattığı oyunda geçen olaylar dizisi ve bunların sahneye uygulanışı Evripides’in gücünü ortaya koyar. Bu oyun, eski Yunan sahne geleneklerine indirdiği darbe nedeniyle de büyük önem taşır. Bir dilenci ilk defa sahici paçavralarla sahneye çıkmıştı. Bu o zamanki izleyici üzerinde şok etkisi yaratmıştı. Oyunun sahneye konmasındaki gerçekçilik, Euripides’in en acmasız eleştirmeni ve Yunan tiyatrosunun en büyük komedi ustası Aristophanes’in saldırı nedenlerinin başında gelir. "Thesmophoria Şenliğini Kutlayan Kadınlar" (Thesmophoriazousai - MÖ 410) adlı komedyasında Aristophanes, Yunanlı kadınlara, oyunlarında kadınları sevimsiz gösterdiğinden ötürü Euripides’den intikam almak üzere komplo hazırlatır. Fakat Euripides’in kadınları, tutkularına kapılsalar da, hiçbir zaman sevimsiz değillerdir. Sadece idealleştirilmelerinin yanında yaşayan birer insan oldukları gerçeğini vurgularlar. Euripides, ayrıca geçmişin ulu tanrılarının, nasıl yeri geldiğinde hiç de tanrısal olmayan hilelere başvurduklarını açık seçik sahnede ortaya koydu. Bu, çoğu kimsenin tanrılara hakaret olarak algıladığı bir bakış açısıydı.

Euripides bir demokrattı, fakat demagoglardan, büyük bürokratlardan, halkına savaş ve felaket getiren kayıtsız ve kaygısız önderlerden nefret ederdi. "Yakaranlar" (Hiketides - MÖ. 423) ve "Truvalı Kadınlar" (Trōiades - MÖ. 415) adlı oyunlarında Sparta ile süregelen savaşın iç karartan izleri görülür. Bu ünlü tragedya yazarının hayatı üzerine söylenebilecek çok az şey olmasına rağmen, Salamis’teki topraklarında yaşadı ve şiirlerini denize bakan bir mağarada yazardı. Mümkün olduğu kadar topluma az karışan, ağırbaşlı ve somurtkan bir adamdı. İnsanlardan uzak seçtiği bu yalnız yaşam, onun tanrılardan nefret eden, toplumla ilişkilerini kesmiş, huysuz, hırçın ve kuşkucu bir kişi olarak tanınmasına yol açmıştır.

Euripides bir Atina vatandaşı olarak kendini toplum hayatından büsbütün ayrı tutmamıştır. Orduda görev almış, Magnesia Konsüllüğü yapmış ve devlete parasal yardımlarda bulunmuştur. MÖ. 408 yılında tanrılara saygısızlık ettiği gerekçesiyle komedi yazarlarının ve halkın saldırılarına maruz kalarak Atina'yı terk etmiş Makedonya kralı Archelaus'a sığınmıştır. Kral tarafından çok iyi karşılanmış ve ölmeden önceki bu on sekiz ayını huzur ve barış içinde yaşamıştır. Ölüm nedeni çelişkilidir, kimi söylentilere göre saraydaki kıskanç kişiler tarafından av köpeklerine parçalatılmıştır. "Bacchae" (Bakchai - MÖ. 405) adlı oyunu ölümden sonra sahnelenmiş ve ödül almıştır. 

Euripides'in kendi izinden giden üç oyun yazarı oğlu, ölümünden sonra babalarının oyunlarını sahnelemişlerdir. Euripides'in 80-90 tragedyası olduğu bilinmesine rağmen günümüze yalnız 18 tanesi erişebilmiştir.


EURIPIDES'in GÜNÜMÜZE KALAN ESERLERİ:

Tragedyaları:
Alkestis (Alkēstis - MÖ 438): Tragedya, 438'de oynandığında yarışmada ikincilik kazanmış bir üçlemenin parçasıdır. Burada, kral Admetos Apollon'dan bir kehanet işitir. Kehanete göre, birisi kendisi için ölürse Admetos ölümden kurtulacaktır. Admetos'un annesiyle babası onun yerine ölmeyi kabul etmezler; ancak karısı Alkestis, ölmeyi kabul eder ve ölüme gitmeden önce duygulu bir konuşma yapar. Bunun üzerine kadına acıyan Herakles, onu Hades'den alarak tekrar kocasının yanına getirir. kopyala-yapıştır kaynak: www.yilmaz.twoday.net
Alkestis, Pelias'ın (Poseidon'un oğlu) ile Anaksibia’nın  kızı, kral Admetos'un karısı. Kadınlar arasında yiğitlik ve fedakarlık örneği olarak gösterilen bu kadın Euripides'in en güzel tragedyalarından birini esinlemiştir. Genç ve güzel Alkestis kocası Admetos uğruna ölmeye razı olur. Zehir içeeke can verir; cenazesi mezara indirilmiştir ki, ağıtlarla, iniltilerle çınlayan saraya Admetos'un dostu Herakles gelir. Alkestis'in öldüğünü duyunca, ölüm tanrısı Thanatos'un peşine düşer, onunla boğuşur ve Alkestis'i kollarından koparıp Admetos'a geri getirir. 
Bir başka anlatıma göre, ölüler ülkesinin acıma nedir bilmeyen tanrıçası Persephone Alkestis'i görünce yumuşamış ve onu daha genç ve güzel olrak yeryüzüne, diriler arasına geri göndermiştir. 

Medea (Mēdeia - MÖ 431): Tragedya, 431'de oynandığında üçüncülük almıştır. Bir üçlemenin ilk oyunudur. Iason, karısı Medeia'yı terkedip Korinthos kralının kızı Glauke ile evlenmek istemektedir. Çünkü Medeia bir yabancıdır ve aralarındaki resmi bir evlilik değildir. İason, resmi varisler istemektedir kendine. Medeia, hem kıskançlık ve intikam duygularıyla, hem Glauke 'yi hem de çocuklarını öldürür sonunda. kopyala-yapıştır kaynak: www.yilmaz.twoday.net
Kral kızı büyücü Medea, Argo gemisiyle, bugünkü Gürcistan'daki Kolkhis'e gelen Argonaut'lardan Jason'a yıldırım aşkıyla vurulur. Yunanlılar buraya kralın sahip olduğu "altın post"u almaya gelmişlerdir. Medea, kardeşini öldürmek pahasına altın postu Jason'a teslim eder ve onunla evlenerek bir daha geri dönmemek üzere ülkesinden ayrılır. İki oğlan çocukları olur. Ancak, Korint kralı Kreon kızını Jason'la evlendirmek ister; Jason da buna hayır demez. Evliliği engelleyemeyen Medea, aşkıyla orantılı bir öç alma yolu tasarlar, düğün armağanı olarak zehirli bir büyülü şal göndererek hem kral kızını hem de onu kurtarmak isteyen kralı öldürür, Jason'dan öcünüyse akıl almaz biçimde alır, kendi çocuklarını öldürür. Euripides'in yapıtının sonunda Medea ateşten atların çektiği arabayla göklerde kaybolur. 
kopyala-yapıştır kaynak: turkcebilgi.com

Heraklesoğulları (Hērakleidai - MÖ 430): Tragedya Herakles'in dostu İolaos ve onun çocuklarının, zalim Argos Kralı Eurystheus tarafından kovalanmasını işler. İolaos ve çocukları Atina'da Zeus tapınağına sığınırlar. Eurystheus bunun üzerine Atina kralından onları kendisine teslim etmesini ister. Kral olumsuz cevap verince savaş başlar. Atinalılara, soylu bir kız kurban edilmezse savaşın kaybedileceğine dair bir kehanet gelir. Herakles'in kızı Makaria bunu kabul eder ve kendini kurban olarak sunar. Böylece savaş kazanılır ve Eurystheus esir edilir. kopyala-yapıştır kaynak: www.yilmaz.twoday.net
Antik Yunan mitolojisinde Herakles, Roma mitolojisinde Herküldür. Yunan Tanrılarının her biri Romalılar tarafından kabul görmüş ve farklı isimler kullanılmıştır. 
Herakles, Zeus (Tanrıların ve İnsanların Babası) ile güzelliği ve faziletiyle de tanınan Miken kralının kızı Alkmene'nin oğludur. Zeus, Alkmene'ye ilk görüşte aşık olur. Alkmene'den yüz bulamayınca, ona kocası kılığında kur yapar ve hamile bırakır. Herakles'in Zeus'un çocuğu olduğunu anlayan Hera (Zeus'un eşi ve ablası olan tanrıçadır. Roma'da Juno olarak bilinir), O'nunla sürekli uğraşmış ve ölümüne neden olmuştur. Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir. Hera'nın gönderdiği iki büyük yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir. Herakles üstün bir eğitim görmüştür. En iyi yaptığı işler ok atmak, araba kullanmak ve güreşmektir. 18 yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı öldürmüştür. Kendisine ödül olarak Thebai kralının kızı Megara verilmiştir. Bu kızdan üç oğlu olmuştur. Hera işe karışarak Herakles'i çıldırtmış, Herakles'te karısını ve çocuklarını öldürmüştür. Suçlarından arınması için Miken kralının hizmetine girip, onun her istediğini yapması gerekmiştir. Kralın Herakles'e yaptırdığı 12 işe mitolojide Herakles'in 12 görevi ve ya işleri denir. Bu 12 iş şunlardır:   
1. Nemean Aslanı'nı öldürüp, derisini yüzmek 
2. Lerna gölündeki Hidra'yı öldürmek 
3. Artemis'in kutsal hayvanlarından Kyreneia geyiğini yakalamak 
4. Erymanthian dağında yaşayan büyük yaban domuzunu ağla tutmak 
5. Augias'ın ahırlarını bir günde temizlemek (iki büyük ırmağın yataklarını değiştirip ahırlardan geçirerek) 
6. Stymphalos'da yaşayan ve o bölgedeki insanların rahatını kaçıran kuşları Athena'nın yardımıyla kovmak 
7. Girit'e gidip Poseidon'un Minos'a verdiği azgın boğayı getirmek 
8. Troya kralı Diomedes'in insan eti yiyen kısraklarını yakalamak, bunun için önce Diomedes'i öldürmüştür. 
9. Amazonlar kraliçesi Hippolyte'den kemerini almak. Kemeri almak için kraliçe ile anlaşmış, ancak Hera'nın kışkırtmasıyla Amazonlar, Herakles'e saldırmış, Herakles'te kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır. 
10. Okeanos'un bir adasında bulunan 3 gövdeli dev Geryoneus'un sığırlarını çalmak, 
11. Hesperidler'in altın elmalarını getirmek, 
12. Hermes'in ölüler ülkesini koruyan Kerberos adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak (Kerberos'u daha sonra geri götürdü).
kopyala-yapıştır kaynak: www.arkeo.org


Hippolitus (Hippolytos - MÖ 428):  428'de oynamış ve birinciliği elde etmiştir. Oyunun konusu şöyle: 
Atina kralı Theseus'un karısı Phaidra, üvey oğlu Hippolytos'a aşık olur. Fakat Hippolytos sevgisine karşılık vermeyince kendisini öldürür. Ölmeden önce de kocasına bir mektup bırakarak delikanlıya iftirada bulunur. Bunun üzerine Theseus oğluna lanetler savurur; deniz tanrısı Posedion'dan intikamını alması için ricada bulunur. Posedion da deniz canavarını göndererek, Hippolytos'un atını ürkütür. Delikanlı yere düşer, yaralanır. Bu olay üzerine Arthemis bütün gerçeği Theseus'a anlatır; Theseus oğlundan af diler. Ölmek üzere olan delikanlı son nefesini vermeden önce babasını bağışladığını söyler.

Andromake (Andromákhê - MÖ 425): Troya savaşından sonra, yarıtanrı savaşçı Akhilleus'un(Aşiloğlu Neoptolemos'un(adı yeni savaşçı anlamına gelen mitolojik kahraman) esiri olan Andromakhe, Neoptolemos'dan Molossos adında bir çocuğu olur. Çocuğu olmadığı için onları kıskanan Neoptolemos'un karısı Hermione, onları öldürmek ister. Ancak duruma Akhilleus'un babası Peleus engel olur. Hermione, kocasının öfkesinden korkarak, eski nişanlısı Orestes ile birlikte kaçar. Daha sonra Orestes'in Neoptolemos'u öldürdüğü haber alınır...

Hekabe (Hekabē - MÖ 424): ... Doğurgan olduğu halde bahtsızlığı simgeleyen, çocuklarını bir bir yitirdikten sonra saldırgan bir kimliğe bürünerek ana öcünün örneği olan Hekabe, Troya’nın yıkımından sonra köle olarak götürüldüğü yerlerde görünür. Eski kraliçeliğinin görkemini yitirmemekle birlikte eşinin (Troya'nın yaşlı kralı Priamos), büyük oğlunun (Hektor) ölümlerini görmenin acıları içindedir. En küçük kızı Polyksene gözü önünde kurban edilip, oğlu Polydoros da (Troya savaşı kızışınca, babası onu birçok altınla birlikte Trakya kralı Polymestor'a emanet etmiştir. Troya düşünce, Polymestor altınlara el koymak için kendisini öldürmüş, ölüsünü de denize atmıştır. Dalgalar şimdi topraktan, mezardan yoksun ölü bedenini kıyıdan kıyıya atmaktadır) alçakça öldürülünce, Hekabe korkunç bir öç eylemine girişir; Trakya Kralı Polymestor’un gözlerini oyarak çocuklarını öldürür. Ne var ki Euripides yine de Hekabe’yi akıl ve hak yolundan ayrılmayan ulu bir kişi olarak gösterir. Tragedyada Hekabe yalnız değildir; Troyalı kadınların topluluğu-koro içinde direnci yansıtan büyük bir varlık, doğal analık gücünün simgesidir. Euripides’in ona tragedya boyunca Frigyalı demesi boşuna değil; Phygialı Ana Tanrıça Kybele’nin bütün niteliklerini içinde taşır ve dile getirir Hekabe.

Yal­varan Kızlar (Hiketides - MÖ 423): Bu tragedyada yine Thebai mitinin bir başka versiyonu vardır. Thebaililer, Polineikes ile birlikte savaşmış olan Argos şeflerinin cesedlerini gömmek istemez. Bunun üzerine bu şeflerin anneleri Atina kralı Theseus'tan yardım isterler. Theseus, Thebailileri yener ve ölülerin gömülmesini sağlar.

Elektra (Ēlektra - MÖ. 420): Tragedya, Aiskhylos'un Khoephoroi ve Sophokles'in Elektra'sıyla aynı konu işlenmiştir. Yalnız burada Euripides bazı değişiklikler yapmıştır. 

Elektra, Argos kralı Agamemnon'un kızıdır. Elektra'nın annesi Klytaimnestra ve Klytaimnestra'nın aşığı Aigisthos, Agamemnon'u öldürürler. Agamemnon'un oğlu Orestes ve Elektra'nın lalası bir ihtiyar, Aigisthos öldürmesin diye Orestes'i kaçırır ve başka bir ülkeye gönderir. Elektra sarayda acılar çekerek yalnız kalır. Aigisthos, Elektra'yı güçlü bir soy doğurmasından ve babasının öcünü almaya çalışmasından korktuğu için fakir bir rençberle evlendirir. Küçük düşen Elektra kin ve nefret içinde kardeşi Orestes'in döneceği ve annesi ile aşığından intikamlarını alacakları günü beklemeye başlar... Orestes nihayet ülkesi Argos'a döner, kendini Elektra'ya tanıtır ve tanrılara yaptığı bir ayin sırasında Aigisthos'u öldürür. Orestes annesini öldürmek konusunda şüphe içinde olsa da Elektra'nın ısrarları üzerine, annesini öldürmeyi kabul eder. Elektra, çocuk doğurduğunu söyleyerek annesini evine çağırır (oysa evlendirildiği kocası, Elektra bir soylu olduğu için ona saygısından dokunmamıştır, Elektra hala bakiredir) ve Orestes'le beraber annelerini de öldürürler. Fakat iki kardeş, annelerini öldürdükleri için pişman olur, suçluluk duyarlar. Dioskurlar (Zeus'un delikanlıları) görünür ve annelerini öldürdükleri için iki kardeşi suçlar. Orestes, ülkesine bir daha dönmemek üzere gitmelidir ve Elektra'da kocasıyla beraber evine dönmelidir. Orestes ülkesinden sürülüp giderken, Elektra fakir bir köylü karısı olarak kalır ve sevgili kardeşini bir daha göremez. 

Herakles ("Herküles" - Hēraklēs Mainomenos - MÖ 416): Herakles Kerberos'u (Hades'in bekçi köpeği) alıp getirmek için Hades'e indiğinde uzun bir süre geri dönemez. Bu arada Lykos adında biri, Herakles'in karısı Megara'nın babası Kreon'u tahttan indirerek öldürür ve Herakles'in ailesini öldürmek ister. Fakat Herakles geri dönerek Lykos'u öldürür. Herşeyin çözüldüğü bir anda Hera Herakles'e bir çılgınlık nöbeti geçirtir. Herakles nöbet sırasında bilmeden ailesini öldürür. Kendine geldiğinde ölmek ister, fakat Theseus buna mani olur. Böylece Herakles günahlarından arınmak için Atina'ya gider.

Troyalı Kadınlar (Trōiades - MÖ 415): Troya kuşatmasından sonra tahta at hilesiyle kente girdikleri kabul edilen Akhalar, bütün oğlanlarla erkekleri kılıçtan geçirirken kadınları da birbirlerine peşkeş çeker, güzellerine el koyarlar. Euripides odak yaptığı kraliçe Hekabe çevresinde kızı Kassandra'nın gelini Andromakhe'nin, alıp götürülen Helena'nın (ve başka soylu kadınların) uğradığı saldırıları şiirsel özle yüklü acı tablolar halinde sunar.

İphigenia Tauris'de (Iphigeneia en Taurois - MÖ. 414): İphigenia'nın kurban edilişinin öyküsüdür. İphigenia Tauris'te oyunu konu olarak öncüldür. 
Truva'yı fethe çıkan Agamemnon'un gemileri Aulis'te rüzgarsızlıktan hareketsiz kalınca, kendisine kızını tanrı Artemis'e kurban etmesi telkin edilir. Agamemnon buna uyarak kızını cellata teslim eder. Bunun üzerine gemiler Aulis'ten ayrılıp, Truva'yı İşgal ederler. Fakat dönüşte Kraliçe Klytaimestra, kızının intikamını almak için Agamemnon'u öldürür. Iphigenia'nın ağabeyi Orestes de babasının öcünü almak için annesini öldürür. 
Yunan mitolojisinde İphigenia Agamemnon ile Klitemnistra'nın kızı; Orestes ve Elektra'nın ablasıdır. Troya Savaşı için yola çıkan Aka gemileri Aulis Limanı'nda uygun rüzgar esmediğinden kapanır kalır. Kahin Kalkhas, rüzgar göndermesi için Akaların en güzel kızının Artemis'e kurban edilmesi gerektiğini haber verir. Aka ülkesinin en güzel kızı, İphigenia'dır. İphigenia, tanrısal kahraman Akhilleus'la evlendirileceği söylenerek kandırılır, Aulis'e getirilir ve kurban edilir. 
Başka bir mitolojik öyküde, Troya dönüşü Agamemnon'u öldüren Klitemnistra'nın kocasına ihanet etmesinde bir etkenin de kızının bu biçimde aldatılarak öldürtülmesi olduğu anlatılır. 
Eski Yunan yazarları bu konuyu çok işlemişler; birçoğu yapıtlarında İphigenia'nın kurban edilmekten kurtularak ölümsüzleşmesini dile getirmişlerdir. Bu tragedyaların en tanınmışları Euripides'in "İphigenia Aulis'te" ve "İphigenia Tauris'te" adlı yapıtlarıdır. Aynı konu Batı edebiyatında Racine'in "İphigénie en Aulide" (İphigenia Aulis'te), Goethe'nin "İphigenie auf Tauris" (İphigenia Tauris’te) adlı yapıtlarında ve bunların yanı sıra daha birçok yapıtlarda işlenmiştir.

İon (Iōn - MÖ 414): İon, müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı, kehanet yapan, bilici tanrı Apollon ile Atina kralının kızı Kreousa'nın oğludur. Doğduğu zaman Akrapolis'e bırakılmış, Hermes de onu Delphoi tapınağına götürmüştür. İon, tapınağın hizmetinde çalışmaya başlar. Bu arada Kreousa ile Ksythos evlenirler ve çocukları olmadığı için Delphoi tapınağına kehanet danışmaya giderler. Apollon kehanet olarak ilk karşılaştıkları çocuğu evlat olarak almalarını söyler. İlk çıkan İon olur; Kreousa, İon'u, kocasının gayrimeşru oğlu olduğunu düşünerek öldürmek ister; fakat sonunda kendi çocuğu olduğunu anlar.
İon, Euripides'e göre Kreusa'nın Apollon'la rızası dışında girdiği birlikteliğinden -ki bu ilişkide Apollon'un tacizinden daha çok Kreusa’nın kandırılmasından  söz edilebilir-  olan oğludur. Babasının Apollon, annesinin ise Atina kralının kızı olduğunu bilmeyen İon, doğduğu zaman Akrapolis'e bırakılmış ve Zeus'un habercisi Hermes (Zeus ile yağmur perisi Maia'nın oğludur) tarafından Delphoi tapınağına götürülmüştür. Tapınakta büyüyerek, tapınağın hizmetine girmiştir. 
Oyun, annesi Kreousa ve yeni eşi Ksythos'un çocukları olmadığı için Delphoi tapınağına kehanet danışmaya gelmeleriyle başlar. Apollon kehanet olarak ilk karşılaştıkları çocuğu evlat olarak almalarını söyler. Karşılarına İon çıkar; Kreousa İon'u, kocasının gayrimeşru oğlu olduğunu düşünerek öldürmek ister. Ancak oyunun sonunda İon'un  kendi çocuğu olduğunu anlar. İon söyleminde ilginç olan nokta;  Apollon'un gerçeği bilerek saklaması, Kreusa'nın İon'un oğlu olduğunu bilmeden İon ile karşılaşmış olması,  baş kahraman İon'un ise gerçeklikten tamamen kopuk olmasıdır. İon, oyunun sonuna kadar gerçeği bilmeyen, gerçeği bilmediği için de O'nu aramayandır. Bu nedenle Euripides'in İon'u Atina'ın kurucu atasının efsanevi anlatımından  daha çok "gerçek" üzerine bir söylemdir. 

Helen (Helenē - MÖ 412): Euripides, bilinen Helene efsanesini değişik bir biçimde ele almıştır. Helene aslında hiçbir zaman Troya'ya gitmemiştir. Paris Helene'yi kaçırdığını sanarak aslında onun bir hayalini Troya'ya götürmüştür. Oysa Helene bu sırada Mısır'da yaşamaktadır. Menelaos Troya'dan dönerken fırtınaya tutulan gemisi zorunlu olarak Mısır'a çıkınca Helene ile karşılaşır ve gerçeği anlar.
Mykene kralı Agememnon'un kardeşi Menelaos'un karısı Sparta prensesi Helen,  Yunan mitolojisine göre Truva savaşına neden olan dünyanın en güzel kadını. 
Çeşitli efsanelere göre Zeus'un fani bir kadından olan tek kızıdır. Sparta kraliçesi Leda ile kuğu kılığına girmiş tanrı Zeus'un kaçamağından doğan bir kızdır. Ve Truva'dan kaçabilmeyi de Zeus ve Aphrodite'e borçlu olduğu söylenir. İlyada'nın ve çevrim şiirlerinin başlıca kahramanlarından biridir.
Ancak, on sene kadar süren mutlu bir evlilikten sonra Helen, bir gece Troya prensi Paris ile kaçar. Bunun üzerine kocası Menelaus diğer damat adaylarını, onlara yeminlerini hatırlatarak bir araya toplar ve tarihteki en büyük Yunan ordusu, Agamemnon komutasında efsanelere konu olacak savaş için Truva'ya gider.

Fenikeli Kadınlar (Phoinissai - MÖ 410): Euripides bu trajedisinde, Aiskhylos’un daha önce Thebai’ye Karşı Yediler (Hepta epi Thebals) adlı oyununda işlediği konuyu başka unsurlarla ele alarak Eteokles(Eteokles, Yunan mitolojisinde Oidipus'un oğlu olan Thebai kralı. Thebai'yi yedilere karşı savunurken kardeşi Polyneikes ile girdiği birebir dövüşte ölür. Aiskhylos'un Thebai'ye Karşı Yediler adlı tragedyasında (MÖ 467) Eteokles, cesur, memleketini savunma bilincine sahip bir koruyucu olarak anlatılır. Euripides, Fenike Kadınları adlı eserinde (MÖ 410) onu güç hırsıyla yanıp tutuşan bir egoist olarak tasvir eder.) ile Polyneikes(Polyneikes ("kavgacı" anlamına gelir), Yunan mitolojisinde Oidipus'un oğlu, Eteokles'in kardeşidir. Kardeşi ile Thebai tahtı için kavga eder. Her ikisi de teke tek mücadelede ölürler. Polyneikes, "Thebai'ye karşı Yediler Seferi"ne önderlik ettiği için, cesedi gömülmeden bırakılacaktır, ancak kız kardeşi Antigone onun cesedini hiç olmazsa sembolik olarak defnetmeye çalışmıştır.) arasındaki kardeş kavgasını ortaya koyar. Konu kısaca şöyledir: 
Teiresias'ın kehanetlerine göre, oğullarından biri kendini kurban ederse zafer Thebai'nin olacaktır. Babasının bütün direnmelerine rağmen, Menoikeus kendini kahramanca feda eder. Argos'luların uğradığı bozgun, Eteokles ile Polyneikes'in ölümleri ve İdeaste'nin kendini öldürmesi eserde çok başarılı bir biçimde hikâye edilmiştir. Kreon'un sürgün ettiği Oidipus, kızı Antigone ile uzaklaşır. Koro Sur hükümetinin kendilerini Apollon kültüne adamaları için Yunanistan’a gönderdiği fenikeli genç kızlardan kuruludur (oyunun adı da buradan gelir).

Orestes (Orestēs - MÖ 408): Annelerini öldüren iki kardeş ölüme mahkum edilmişlerdir. Bunun üzerine Orestes ve Elektra amcaları Meneleos'un himayesini isterler. Durumdan çekinen Meneleos bunu kabul etmez. İki kardeş de böylece, herşeye sebep olmuş olan Helene'yi öldürmek isterler. Ancak Helene'yi bulamayınca, Meneleos'un kızı Hemione'yi öldürmeye karar verirler. Sonunda Apollon gelerek oyunu çözüme ulaştırır.

Bakkhalar (Bacchae - MÖ. 405): Euripides'in son yıllarında, Makedonya kralı I. Archelaus'un sarayında yazdığı bu trajedi, ilk kez Euripides'in ölümündan sonra MÖ. 405 yılında Dionysos Tiyatrosu'nda sahnelendi. İphigenia Avlis'de, Korint'te Alkmaeon, İphigenia Tauris'de adlı oyunları ile birlikte bir tetralojinin (dörtlüsünün) parçası olan oyunun, Euripides'in oğlu veya yeğeni tarafından yönetildiği düşünülmektedir. Oyun, Dionysia şehir festivali yarışmasında birincilik ödülünü kazanmış.
Trajedi, Teb Kralı Pentheus ve annesi Agave'nin (Dionysos'un teyzesidir) Dionysos (Roma mitolojisinde Bacchus olarak bilinir; şarap tanrısıdır) tarafından cezalandırılmasını konu alan bir Yunan mitine dayalıdır. Tanrı Dionysos oyunun başında görünür ve Zeus'un oğlu olmadığına dair, teyzelerinin de tekrarladığı iftiranın intikamını almak için Teb'e geldiğini ilan eder. Bu iftiraya karşılık, şehre Dionysos ayinlerini tanıtmak ve Kral Pentheus ile Teb halkına gerçekten bir tanrı olarak doğduğunu göstermek niyetindedir. Ancak oyun ilerledikçe Dionysos, öfkeli olmalarına sebebiyet veren yeni nedenlerle karşılaşır ve seyirci, Dionysos'un kaprisli haliyle intikamının orantısız boyutta büyümesini seyreder. Oyun, Kral Pentheus'un korkunç ve dehşet verici ölümü, iktidar partisinin yok edilmesi ile Teb şehrinin yıkılması ve nüfusunun tamamının sürgüne gönderilmesiyle sona erer. Dionysos, diğer bazı şehirlerin yağmalanmasına da neden olacaktır.
Agave ve Bakkhalar Efsanesi: Agave, Yunanlılar arasında uygarlığı yaymaya çalışan söylencesel insanlardan biri olan Kadmos ile Harmonia'nın kızıdır. Semele'nin kız kardeşi ve Dionysos'un teyzesidir. Dragonun dişlerinden doğan adamlardan olan Ekhion ile evlidir. Thebai krallarından Pentheus'un annesidir. Ablası Semele, Baş Tanrı Zeus ile bir birliktelik yaşamıştır. Bu birlikteliğin ürünü olarak da Dionysos dünyaya gelir. Semele'nin ısrarlarına boyun eğen Baş Tanrı Zeus, kendisini tüm tanrısal özellikleriyle gösterince Semele, alevler içinde yok olur, ölür. Yanarken karnında taşıdığı Baş Tanrı Zeus'tan olma yedi aylık Dionysos'u düşürmek zorunda kalır. Baş Tanrı Zeus, Semele'nin düşürdüğü yedi aylık çocuğu alıp baldırına saklayarak kurtarır. Zamanı gelince de Bakkhos ya da Dionysos adındaki Şarap ve Coşkunluk Tanrısı, Baş Tanrı Zeus'un baldırından dünyaya gelir. Bundan ötürü Dionysos kimi zaman "iki kez doğan" olarak da anılır. Bu durumdan haberdar olan Agave, ablası Semele ile Zeus arasındaki ilişkiyi uluorta konuşmaya başlar. Bu nedenle herkes bu ilişkiden haberdar olur ve hatta bir efsaneye göre Zeus'la ilişkisi açığa çıkan Semele, intihar ederek yaşamına son verir. Agave, Zeus ile yaşadığı birliktelik sonrasında Dionysos'u doğuran Semele'ye leke sürüp iftira attığı gerekçesiyle Semele'nin oğlu Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos tarafından delilikle cezalandırılır. Roma'da dinsel bayram olarak kutlanan Bacchanalia Şenlikleri sırasında vahşi bir hayvan öldürdüğünü sandığı oğlu ve aynı zamanda Thebai Kralı olan Pentheus'u parçalayarak öldürür.

İphigenia Avlis'de (Bakchai - MÖ 405, ölümünden sonra birincilik ödülü): İpgigenia'nın kurban edilişinin öyküsüdür. İphigenia Tauris'te oyununun konu olarak öncülüdür.


kopyala-yapıştır kaynak: tr.wikipedia.org