3 Eylül 2015 Perşembe

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 28. İsveçli sinemacı Ingmar Bergman'ın "TANRI'NIN SESSİZLİĞİ" ya da "ODA" ÜÇLEMESİ

Üçlemeyi oluşturan filmlerin ortak özelliği, öykülerinin karamsarlık ve mutsuzluk içermeleri, ruhen örselenmiş, inançlarını yitirmiş karakterlerinin yalnız, umutsuz ve iletişimsiz olmalarıdır.

AYNADAKİ GİBİ  -  "Såsom I En Spegel"
(1961 - İsveç)  -  IMDb: 8,1 (1 Oscar + 2 ödül)
Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman
Açıklama: Karin (Harriet Anderson), kocası Martin (Max von Sydow), babası David (Gunnar Björnstrand) ve kardeşi Minus'la (Lars Passgård) birlikte bir adada tatil yapmaktadır. Karin (Harriet Anderson), hastalığından dolayı birkaç ay akıl hastanesinde kalmıştır. Kocası Martin (Max von Sydow), karısını çok sevmesine rağmen onunla iletişim kurmakta ve ona ulaşmakta güçlük çekmektedir. Babası David, kendi dünyasına kapanmış bir yazardır. Duygusal olarak izole bir ortamda yetişen Minus (Lars Passgård), sevgi ve şefkate açtır. Aile içinde gelişen beklenmedik olaylar, tüm ilişkileri kökten değiştirecektir.
Ingmar Bergman, dokuz kez Oscar'a aday gösterilmiş, insan ruhunun hem karanlık ve umutsuz, hem en eğlenceli ve umut dolu yanlarını aynı ustalık ve derinlikle filmlerine yansıtmış bir yönetmendir. Filmleri, gerek görsel gerekse karakter derinliği ve olay örgüsü açısından modern sinema yönetmenleri için çok önemli bir ilham kaynağı olmuştur. 



KIŞ IŞIĞI  -  "Nattvardsgästerna"
(1962 - İsveç)  -  IMDb: 8,0 (1 ödül)
Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman
Açıklama: Bergman’ın diğer filmleriyle kıyaslandığında daha kısa bir filmdir ve üçlemenin ikinci filmidir. Filmde, ailesinin hayalini gerçekleştirip papaz olan, Tanrı’ya sonuna kadar güvenen ve onun kendisini, diğer insanlara nazaran daha fazla koruduğunu düşünen bir karakter anlatılır. Bu karakterin yaşamında bir kırılma gerçekleşir, sevdiği kadın ölür. Bu ölüm onun inancını sarsar ve bu sarsıntı Tanrı’yı sorgulamasına neden olur. Film “Neden yaşamaya devam etmeliyiz?” sorusu kırsalında yol alır. Önemli hatırlatma; kilisedeki görevlinin İncil yorumları dikkate değer!
Kış Işığı filminin adeta dışarıdan sızan ışıkların içeriyi aydınlatmaya çalışması ya da Papaz Tomas'ın birçok sahnede sanki ihtiyacı varmış gibi sürekli pencerenin aydınlattığı alana yönelmesi birşeylere ihtiyaç duymasından kaynaklanır. Şüphesiz aradığı şey Tanrı'nın sesi değil, algısını değiştirecek, çarpıtacak yıldırımın sesidir...



SESSİZLİK  -  "Tystnaden"
(1963 - İsveç)  -  IMDb: 8,1 (3 ödül)
Yönetmen + Senaryo: Ingmar Bergman
Açıklama: Üçlemenin son filmi. Aklın ve duyguların (ya da bedenin) sembolik olarak mücadele ettiği bir film "Sessizlik" ve gerçekten de adı gibi bir film, sessiz yani. Filmde birbirini pek de sevmeyen, birbirine dokunmayan iki kız kardeş, Ester (Ingrid Thulin) ve Anna (Gunnel Lindblom) anlatılır. Ester, Anna ve Anna’nın çocuğu Jonas, tren yolculuklarına ara vererek, dillerini hiç bilmedikleri bir yerde bir otele yerleşir. Tüm bunlara ek olarak büyük kardeşin ölümcül bir hastalığı vardır. Bergman’ın hemen hemen tüm filmleri gibi kötümserlik ve kasvet var bu filminde de. Kendi ifadesine göre de, onun en kişisel, özel yaşantısını en iyi yansıtan filmi, bir umutsuzluk ve yalnızlık senfonisi.







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 27. İtalyan sinemacı Michelangelo Antonioni'nin "İLETİŞİMSİZLİK ÜÇLEMESİ"

Michelangelo Antonioni'nin II. Dünya Savaşı sonrası İtalyan burjuvasının açmazlarını, boşlukta kalmalarını, tedirginliklerini, sıkıntılarını ve bir türlü mutluluğu bulamamalarını, aşklarının sürekli olmayışını irdeler. Gayriresmi olarak "İletişimsizlik Üçlemesi" adı verilen filmler bazen "Anlamsızlık veya Yabancılaşma Üçlemesi" olarak da anılır). Üçleme, L'Avventura (Serüven - 1960), La Notte (Gece - 1961) ve L'Eclisse (Batan Güneş - 1962) adlı filmlerden oluşur. (Bazı eleştirmenler bu üçlemeye 1964 yapımı "Il Deserto Rosso - Kızıl Çöl"ü de dahil ederler.)


MACERA  -  "L'Avventura"
(1960 - İtalya, Fransa)  -  IMDb: 7,9 (5 ödül)
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Oyuncular: Gabriele Ferzetti, Lea Massari,
 Monica Vitti, ...
Açıklama: Anna (Lea Massari), sevgilisi Sandro (Gabriele Ferzetti) ve en yakın arkadaşı Claudia'nın (Monica Vitti) da dahil olduğu bir grupla beraber bir yat gezisine çıkar. Yat Akdenize doğru açılırken, Anna sevgilisine karşı hissettiği duygularını sorgulamaya başlar. Yat bir adaya yaklaştıktan kısa bir süre sonra Anna gizemli bir şekilde kaybolur. Anna'yı arayamaya başlayan Sandro ve Claudia'nın arasında ise bir aşk başlar. 
Çok az dialog içeren film gücünü, yönetmenin hikayeyi anlatış tarzından ve filmdeki gizemi sürekli korumasından alıyor. Bu sayede verdiği aşk hikayesinin yanı sıra gerilimi de koruyup tansiyonu arttırıyor. Michelangelo Antonioni'nin en yetkin filmlerinden olan L'Avventura, Akdeniz'in muhteşem güzelliğini de siyah beyaz bir estetikle sunuyor.


GECE  -  "La Notte"
(1961 - İtalya, Fransa)  -  IMDb: 7,9 (6 ödül)
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Oyuncular: Marcello Mastroianni, Monica Vitti, Jeanne Moreau, Berhard Wicki, Monica Vitti, ...
Açıklama: Yazar Giovanni Pontano (Marcello Mastroianni), yaratıcılık krizinin yanısıra varoluşsal bir bunalım geçirmektedir. Karısı Lidia'yla (Jeanne Moreau) ilişkisi de yolunda değildir; aralarında iletişim sorunu vardır ve yazarın dünyanın geri kalanıyla arasındaki başlıca sorun da budur zaten. Çift, Giovanni'nin son kitabının piyasaya sürüldüğü gün, bir hastanede kanserden ölmek üzere olan Marksist editör Tomasso'yu (Bernhard Wicki) ziyaret eder. Daha sonra, Giovanni'nin kendisi için çalışmasını isteyen Milano'lu bir sanayicinin evinde verilen, erotik karşılaşmalarla dolu, gece boyunca süren uzun ve sıkıcı bir parti, genç çiftin evliliğinin giderek anlamsızlaştığı gerçeğini daha da belirginleştirir. Gecenin sonunda sorunlarına ancak yüzeysel bir çözüm bulurlar…
Gece, çağdaş insanın duygularının belirsizliğini vurgulayan psikolojik bir dramdır. Filmde, boş ve çılgın bir dünyanın simgeleri olan çeşitli temalar iç içe geçer: yalnızlık, düşmanlar, ölüm, para, vs. ... Film bir günü ve bir geceyi anlatır. Şafak sökmeye başladığında, çiftin katılmış olduğu parti de bitmektedir ve alışkanlıklar, korku, yalnızlık ve acı, çifti son kez bir araya getirir.



BATAN GÜNEŞ  -  "L'Eclisse""
(1962 - İtalya, Fransa)  -  IMDb: 7,8 (1 ödül)
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Oyuncular: Alain Delon, Monica Vitti, Francisco Rabal, ...
Açıklama: Ünlü yönetmen Antonioni "Batan Güneş" için, "bu film bir kişinin öyküsü değil, bir duygunun öyküsüdür. Belki de var olmayan bir duygunun?" diyor ve en sevdiği filminin Batan Güneş olduğunu itiraf ediyor. 

1962 yılında Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü alan Batan Güneş'te, çevirmenlik yapan Vittoria (Monica Vitti), nişanlısından ve kent yaşamından sıkılıp annesinin yanına gider. Burada borsacı Piero (Alain Delon) ile tanışır. Nişanlısından çok farklı olan bu kişiyle kuracağı ilişki, filmi belki de Vittoria'nın öyküsü olmaktan çıkarıp, aşkı ve yalnızlığı sorgulayan bir hale dönüştürür. 
Monica Vitti, Alain Delon ve Francisco Rabal gibi üç dev oyuncuyu biraraya getiren film, Macera ve Gece ile başlayan üçlünün de son halkası olarak kabul ediliyor.







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


2 Eylül 2015 Çarşamba

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 26. Amerikalı yönetmen Howard Hawks'ın western türündeki "RIO BRAVO ÜÇLEMESİ"


KAHRAMANLAR ŞEHRİ  -  "Rio Bravo"
(1959 - ABD)  -  IMDb: 8,1 (2 ödül)
Yönetmen: Howard Hawks
Oynayanlar: 
John Wayne, Dean MartinRicky Nelson, ...



EL DORADO
(1966 - ABD)  -  IMDb: 7,7
Yönetmen: Howard Hawks
Oynayanlar: 
John Wayne, Robert Mitchum, James Caan, ...



SON DARBE  -  "Rio Lobo"
(1970 - ABD)  -  IMDb: 6,8
Yönetmen: Howard Hawks
Oynayanlar: 
John Wayne, Christopher Mitchum, Jennifer O'Neil, Jim Davis, 







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 25. Japon yönetmen Masaki Kobayashi'nin "İNSANLIK HALLERİ ÜÇLEMESİ"

Üçleme, Japon yazar Junpei Gomikawa!'nın 6 ciltlik otobiyogrfik romanından uyarlanmış İkinci Dünya Savaşı karşıtı filmlerden oluşuyor.



İNSALLIK HALLERİ 1: BÜYÜK AŞK YOK
"Ningen No Jôken"  -  "The Human Condition I: No Greater Love"
(1959 - Japonya)  -  IMDb: 8,5 (3 ödül)
Yönetmen: Masaki Kobayashi



İNSALLIK HALLERİ 2: SONSUZLUĞA GİDEN YOL
"Ningen No Jôken"  -  "The Human Condition II: Road to Eternity"
(1959 - Japonya)  -  IMDb: 8,5 (3 ödül)
Yönetmen: Masaki Kobayashi



İNSALLIK HALLERİ 3: BİR ASKERİN DUASI
"Ningen No Jôken"  -  "The Human Condition III: A Soldier's Prayer"
(1961 - Japonya)  -  IMDb: 8,8 (5 ödül)
Yönetmen: Masaki Kobayashi








Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 24. Hindistanlı sinemacı Satyajit Ray'in "APU'nun DÜNYASI ÜÇLEMESİ"


YOL TÜRKÜSÜ  -  "Pather Panchali"
(1955 - Hindistan)  -  IMDb: 8,3 (8 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
Yol Türküsü, 1955 Hindistan yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Pather Panchali olan film 1970'lerde TRT'de Zorlu YaşamadıylaNisan 1995'te 14. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde de Yol Ağıtı adıyla gösterilmiştir. Film uluslararası gösterimlerde "Song of the Little Road" adıyla da gösterilmiştir. Senaryosunu Bengalli yazar Bibhutibhushan Bandyopadhyay'in aynı adlı yarı otobiyografik romanından kendisinin uyarlayıp yazdığı filmi Bengalli sinemacı Satyajit Ray yönetmiş. Ray'in senaryosunun yazılmasına da katkıda bulunduğu filmin yapımcılığını Batı Bengal Hükümeti üstlenmiş. "Yol Türküsü" sanatçı bir aileden gelen Ray'in ilk sinema filmidir. Üniversitedeyken hümanist şair Rabindranath Tagore'la tanışmış ve ondan dersler almış olan Ray, Londra ziyaretinde İtalyan Yeni Gerçekçiliği sinema akımından çok etkilenmiş, hattâ akımın en ünlü filmi olan Vittorio De Sica'nın Bisiklet Hırsızları'nı seyrettikten sonra bu filmi yapmaya karar vermiş. Tamamen amatör oyuncularla ve deneyimsiz bir teknik ekiple çekilen ve 3.000 dolar gibi komik derecede düşük bir bütçeyle tamamlanan "Pather Panchali" (Yol Türküsü), Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin ilki. Her üç film de Bandyopadhyay'ın kitaplarından uyarlanmış ve müzikleri Ravi Shankar tarafından bestelenmiş.
1920'li yıllarda Bengal'in kırsalında geçen film, Apu adlı çocuğun yoksul ve umutsuz dünyasını anlatır. Bunu yaparken duygu sömürüsüne başvurmaz. 
1947 yılında bağımsızlığını kazanmış olan Hindistan'dan çıkmış uluslararası çapta ilk önemli film olan "Yol Türküsü", 1956 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye aday gösterilmiş aynı festivalde "İnsanlık Belgesi Ödülü" ve "OCIC Özel Mansiyon Ödülü" nü almış. Ayrıca "En iyi film" dalında Bodil Ödülü'nü kazanmış, BAFTA ödülüne de aday gösterilmiş.
20. yüzyılın başlarında, Bangladeş'in bir köyünde fakir bir Brahman ailesinin Apu adında bir çocukları olur. Bir şair ve rahip olan babası ailesini geçindirmeye yatecek kadar para kazanamamaktadır. Kız kardeşi de sürekli olarak komşunun bahçesinden guava isimli bir meyve çalmaktadır. Bütün bunlar aileyle birlikte yaşayan yaşlı teyzelerinin bitmez tükenmez dırdırları, annesini zaten zor hayatını iyice güçleştirmektedir.




YENİLMEZ  -  "Aparajito"
(1956 - Hindistan)  -  IMDb: 8,1 (4 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
YenilmezBengalli sinemacı Satyajit Ray'in yönettiği filmin senaryosunu da yine Ray, Bengalli yazar Bibhutibhushan Bandyopadhyay'in "Aparajita" adlı yarı otobiyografik romanından uyarlayıp yazmıştır. "Yenilmez" (Aparajito), Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin ikincisidir. Üçlemenin diğer filmleri ise: 1955 tarihli Yol Türküsü (Pather Panchali) ve 1959'da tamamlanan Apu'nun Dünyası (Apur Sansar)'dır. Bu filmin müziğini, diğer iki filmin müziklerini de yapan Ravi Shankar bestelemiştir. Her üç filmin öyküsü de Bibhutibhushan Bandyopadhyay (Bibhutibhushan Banerjee olarak da biliniyor)'ın kitaplarından uyarlanmıştır. Bu film de diğerleri gibi siyah beyaz çekilmiştir ve düşük bir bütçeyle tamamlanmıştır.
Aparajito (Yenilmez), Satyajit Ray’ın muhteşem Apu üçlemesinin ikinci filmi. Pather Panchali (Yol Türküsü) filminde ablasının ölümünün ardından küçük Apu ve ailesi Benares’e taşınmıştır. Babası Harihar, Ganj kıyılarında rahiplik yaparak hayatını kazanırken çocuk da içinde barındırdığı zengin görüntü ve ses karışımından büyülenmiş ve hoşnut bir halde kenti dolaşır. Ne var ki Harihar bir hastalığa yakalanıp ölür ve Apu’nun tek başına ayakta kalmaya gücü yetmeyen annesi Sarbojaya, oğlunu yeniden taşraya, kayınpederinin evine götürür. Daha büyük bir dünyanın tadını almış olan Apu, içinde büyüdüğü basit köy hayatıyla yetinemeyecek duruma gelmiştir; köyün öğretmeni de onun tutku ve meraklarını teşvik eder. 16 yaşında Kalküta’da öğrenim görmek için bir burs kazanır. Kent yaşamına kendini kaptıran Apu eve çok seyrek ve gönülsüzce döner. Yalnız ve umutsuz derecede hasta olan Sarbojaya, oğlunun eğitimine engel olmaktan korktuğu için, onun merhametine sığınmayı reddeder. Sonunda, Apu’nun amcasından aldığı bir mektup onu eve getirir; ama bir gün geç kalmıştır. Cenazeden sonra Apu, babasının izinden giderek rahip olmayı reddeder ve yeniden Kalküta’ya döner.

Aparajito, 
Satyajit Ray’ın üçlemesi arasındaki olmazsa olmaz köprüyü oluşturur. Pather Panchali’nin Bengal köyündeki değişmeyen, kendiyle sınırlı yaşantıyı kentin yıkıcı etkisine doğru taşır ve bu arada filmin genç kahramanının iki dünya arasında bölünmesini, yavaş yavaş ve kaçınılmaz olarak ailesinden uzaklaşmasını anlatır. Her zaman olduğu gibi Satyajit Ray, bir karakterin ya da diğerinin lehine zar tutmaz. Apu’nun daha büyük bir dünya arayışını anlarız; öğrenmekten aldığı zevki, kişisel başarı duygusunu paylaşırız. Ancak aynı zamanda Sarbojaya’nın acısını da görürüz; kızını erken yaşta kaybetmiştir ve şimdi de oğlunu kaybetmektedir. Filmin en dokunaklı anında, ölümün eşiğindeki Sarbojaya, geceleyin, Apu’yu son bir kez ona getireceğini umduğu treni bekler. Uzaklardan bir tren gelir; kadın zar zor ama istekle doğrulur, gözünü dikip karanlığa bakar. Dışarıda sessizlikten ve ateş böceklerinin dansından başka bir şey yoktur.




APU'NUN DÜNYASI  -  "Apur Sansar"
(1959 - Hindistan)  -  IMDb: 8,1 (4 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
Apu'nun Dünyası, Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin sonuncusudur. Her üç filmin öyküsü de Bibhutibhushan Bandyopadhyay'ın kitaplarından uyarlanmıştır. Bu film de diğerleri gibi siyah beyaz çekilmiştir ve düşük bir bütçeyle tamamlanmıştır.
"Apu'nun Dünyası" filminde olaylar üçlemenin ikinci filmi olan "Yenilmez"'in kaldığı yerden devam eder. Artık okulundan yeni mezun olmuş bir erişkin olarak Apu'nun kalabalık mega kent Kalküta'da işsiz geçen günleri, yazar olma hayalleri ve nihayet bir evlilik yapmasıyla bu sorumsuz günlerinin sona ermesi anlatılır. Apu ilk filmde halasını ve kızkardeşini, ikinci filmde de babası ve annesini kaybettiği ve artık yaşça iyice büyümüş olduğu için Satyajit Ray üçlemenin bu sonuncu filminde tamamen farklı bir oyuncu kadrosu ile çalışmış. Daha sonra birçok filminde de rol vereceği bu oyunculardan Sharmila Tagore, Satyajit Ray'in aile dostları ve hocası olan hümanist şair Rabindranath Tagore'un büyük torunudur.
Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmler neredeyse tek bir filmin bölümleri gibi tasarlanmıştır ve bir devamlılığı vardır. Birinin bittiği yerde konuyu diğeri devralır. Üçlemenin ilk filmi Yol Türküsü (1955)'nde Apu'nun küçüklüğü ve doğduğu köydeki yaşantısı anlatılır. İkinci film Yenilmez(1956)'de ise Apu'nun eğitim yılları anlatılır. İlk filmde ihtiyar halası ve küçük kızkardeşini, ikinci filmde de babası ve annesini kaybeden Apu artık dünyada yapayalnızdır. Üçlemenin sonuncu filmi Apu'nun Dünyası'nda, başarılı bir orta eğitimden sonra eğitmenlerinin dikkatini çekmiş olan Apu, özel bir bursla gönderildiği kolejden ödenek yokluğu nedeniyle eğitimini tam olarak bitiremeden orta bir dereceyle mezun olabilmiştir. Artık bir erişkin olan Apu mega kent Kalküta'da salaş bir apartman dairesinde oturmaktadır. Henüz kendine uygun bir iş bulamamıştır, zaten ciddi olarak bir iş de aramaz. Ara sıra özel dersler vererek ve kitaplarını satarak geçinmeye çalışır. İçine kapanık bir yaşantı süren Apu'nun tek hayâli iyi bir yazar olabilmektir ve henüz tamamlayamadığı bir romanı vardır. Kolejden samimi arkadaşı Pulu, Apu'yu kuzeninin Khuina köyündeki düğününe davet eder. Nehir yoluyla yapılacak bu şiirsel yolculuk Apu'nun reddemeyeceği kadar cazip bir olaydır. Geleneklere göre düzenlenen düğün daha başlamadan damat adayı delirir. İnanışa göre Pulu'nun kuzeni Aparna, evlenmek için en uygun olan bu kutsal günü kaçırırsa lanetlenerek evde kalacaktır. Pulu, el altındaki en elverişli damat adayı o olduğu için Apu'dan damat olmasını rica eder. Zaten kızın annesi de, yüzünü İlah Krişna'ya benzettiği Apu'ya hayran olmuştur. Bu teklife önce şiddetle itiraz eden Apu daha sonra kızı bu güç durumdan kurtarmanın asil bir davranış olacağına karar vererek evlenmeyi kabul eder. Hiç hesapta yokken dünya evine giren Apu, yeni eşi Apurna'yı Kalküta'ya götürür ve yoksul hayatını onunla paylaşmaya başlar. Yeni evli çift burada birbirlerini tanımaya çalışırlar. Bu süreçte çift arasında en küçük bir fiziksel temas (sarılma, öpme vb) bile perdede gösterilmez. Apurna gebe kaldığında Apu onu bir süreliğine baba evine gönderir. Ancak bir süre sonra Apurna'nın doğum yaparken öldüğü haberini alır. Apurna bir oğlan çocuğu dünyaya getirmiştir. Kedere boğulan Apu karısının ölümünden sorumlu tuttuğu oğlunu görmek istemez. Umutsuzluğa düşen ve hayata küsen Apu yazdığı romanı yok eder ve kömür madenlerinde çalışmaya başlar. Beş yıl aradan sonra arkadaşı Pulu onu tekrar bulur ve hayatındaki ikinci önemli değişikliği ona yaşatır: Apu'nun oğluna kavuşmasını sağlar.






Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


1 Eylül 2015 Salı

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 23. Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda'nın II. Dünya Savaşı ile ilgili "SAVAŞ FİLMLERİ ÜÇLEMESİ"


 BİR KUŞAK  -  "Pokolenie"
(1955 - Polonya) - IMDb: 7,2
Yönetmen: Andrzej Wajda
Polonya sinemasının büyük ustası Andrzej Wajda’nın ilk uzun metrajlı filmi olan Pokoleniegençliklerini işgal altında yaşamak zorunda kalan bireylerin mücadelesi üzerinden ülkenin durumunu betimler. 20’li yaşlarının başındaki Stach’ın merkezinde olan film, genç adamın çalışmaya başladığı bir mobilya fabrikasında kendine has küçük dertleriyle uğraşırken aldığı bir çağrının peşinden gidişi üzerine gelişir. İşgal kuvvetlerine karşı direniş oluşturmaya çalışan gençlik hareketine örgütün liderlerinden Dorota’ya duyduğu ani ilginin vesilesiyle katılır. Bir yandan büyüyen bir aşka tutunurken, çevresindeki yaşıtları ile de acı deneyimler yaşayacakları yeni bir mücadelenin savunucularından olur.
Baskı altındaki bir jenerasyonun hayata tutunuşunu anlatarak kariyerine başlayan Wajda, henüz ilk çalışmasında oldukça etkileyici bir dönem tasviri yapmayı başarmıştır. 


 KANAŁ
(1957 - Polonya)  -  IMDb: 7,8 (1 ödül)
Yönetmen: Andrzej Wajda
Kanał, siyah-beyaz film, Wajda'nın Savaş Üçlemesi'nin ikinci filmidir. Film, 1944 yılında Nazi işgali altındaki Varşova'da geçer. Polonyalı yurtsever askerlerin işgalci Alman ordusuna karşı başlattığı direnişin öyküsüdür. Filmde, şehrin kanalizasyonlarını kullanan Polonyalı askerlerin yaşadıkları büyük sıkıntılara karşın amansız mücadeleleri ve trajik sonları anlatılmaktadır.



 KÜLLER VE ELMASLAR  -  "Popiół i Diament"
(1957 - Polonya)  -  IMDb: 7,9 (1 ödül)
Yönetmen: Andrzej Wajda
Küller ve Elmaslar 1958 Polonya yapımı politik dramatik savaş filmidir. Filmin adı, filmin kahramanının bombardımanda yıkılmış bir kilisenin duvarında gördüğü 19. yy'da yaşamış Polonyalı şair Cyprian Norwid'a ait bir şiirden gelmektedir. Şiirin dizelerinde, kömürün yüksek ısı ve basınç altında elmasa dönüşmesi olgusuna bir gönderme yapılmaktadır.
Filmde, Polonya'da Nazi işgalcilere karşı bir zamanlar zorunlu olarak işbirliği yapmış olan Milliyetçi güçlerin ve Komünistlerin aralarındaki bu ittifakın artık çatırdamaya başladığı 2. Dünya Savaşı'nın son günlerinde, taşralı Milliyetçi bir militan olan Maciek, etkili bir Komünist lideri öldürmekle görevlendirilir. Görevi sırasında kaldığı otelde hayata dair farklı şeyler hissetmeye başlar, bir seçim yapıp sonuçlarına da katlanmak zorunda kalacaktır. 







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 22. Avusturyalı yönetmen Ernst Marischka'nın yazıp yönettiği "SİSSİ ÜÇLEMESİ"

Sissi, Bayera dükü Maximillian Joseph'in kızı, Avusturya-Macaristan İmparatoru I. Franz Joseph'in daha sonra evlendiği kuzeni Elisabeth'in yakın çevresinde kullanılan lakabıdır.

ŞEYTAN ÇEKİCİ SISSI  -  "Sissi"
(1955 - Avusturya)  -  IMDb: 7,0
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm, Magda 
Schneider, Gustav Knuth, ...
16 yaşındaki prenses Elisabeth, Sissi, kız kardeşi Helene'in genç imparator Franz Josef ile nişanının yapılacağı Ischi'deki Avusturya sarayına kardeşi ve annesi ile birlikte gider. Ancak imparator Sissi ile balık avlamaya çıktığı sırada tanışır ve ona aşık olur....



SISSI: GENÇ İMPARATORİÇE  -  "Sissi - Die Junge Kaiserin"
(1956 - Avusturya)  -  IMDb: 6,5
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm,
 ...
Viyana'daki dillere destan düğünden sonra Sissi Avusturya İmparatoriçesi olarak yepyeni bir hayata başlamıştır. Ama bu rüya gibi yaşam belli sorunları da beraberinde getirecektir...



SISSI: BİR İMPARATORİÇENİN KADERİ  -  "Sissi - Schicksalsjahre Einer Kaiserin"
(1957 - Avusturya)  -  IMDb: 6,5
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm,
 ...
Avusturya İmparatoriçesi Macaristan'a yolculuk yapmayı sever. Macaristan'dayken yerli bir kont olan Andrassy'nin politik anlamda paha biçilemez ilgisini fazla samimi bulur. Ama bu Viyana'daki saraydaki karmaşıklıklardan uzak durduğu ve rahatladığı süre çok uzun sürmez. Viyana'da sorumluluk sahibi Franz masasından kalkmamaktadır, bu durum katı annesi Sophie'nin kızlarını yetiştirme tarzlarına bile karışmasına neden olmaktadır. Sissi ölümcül verem hastalığına yakalanınca, Franz Sophie'nin doktorunun uyarısı üzerine kendilerinden uzaklaştırmasına izin vermek zorunda kalır. Sissi ise iyileşmesi için sürgüne (Portekiz'deki Madeira Adalarına ve Yunanistan'daki Corfu Adalarına) gönderilince yaşama isteğini kaybetme noktasına gelir. İhtiyacı olan psikosomatik terapi Bavaria'lı rahibe Ludovika'nın şefkati formunda ortaya çıkacaktır...







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...