2 Eylül 2015 Çarşamba

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 24. Hindistanlı sinemacı Satyajit Ray'in "APU'nun DÜNYASI ÜÇLEMESİ"


YOL TÜRKÜSÜ  -  "Pather Panchali"
(1955 - Hindistan)  -  IMDb: 8,3 (8 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
Yol Türküsü, 1955 Hindistan yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Pather Panchali olan film 1970'lerde TRT'de Zorlu YaşamadıylaNisan 1995'te 14. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde de Yol Ağıtı adıyla gösterilmiştir. Film uluslararası gösterimlerde "Song of the Little Road" adıyla da gösterilmiştir. Senaryosunu Bengalli yazar Bibhutibhushan Bandyopadhyay'in aynı adlı yarı otobiyografik romanından kendisinin uyarlayıp yazdığı filmi Bengalli sinemacı Satyajit Ray yönetmiş. Ray'in senaryosunun yazılmasına da katkıda bulunduğu filmin yapımcılığını Batı Bengal Hükümeti üstlenmiş. "Yol Türküsü" sanatçı bir aileden gelen Ray'in ilk sinema filmidir. Üniversitedeyken hümanist şair Rabindranath Tagore'la tanışmış ve ondan dersler almış olan Ray, Londra ziyaretinde İtalyan Yeni Gerçekçiliği sinema akımından çok etkilenmiş, hattâ akımın en ünlü filmi olan Vittorio De Sica'nın Bisiklet Hırsızları'nı seyrettikten sonra bu filmi yapmaya karar vermiş. Tamamen amatör oyuncularla ve deneyimsiz bir teknik ekiple çekilen ve 3.000 dolar gibi komik derecede düşük bir bütçeyle tamamlanan "Pather Panchali" (Yol Türküsü), Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin ilki. Her üç film de Bandyopadhyay'ın kitaplarından uyarlanmış ve müzikleri Ravi Shankar tarafından bestelenmiş.
1920'li yıllarda Bengal'in kırsalında geçen film, Apu adlı çocuğun yoksul ve umutsuz dünyasını anlatır. Bunu yaparken duygu sömürüsüne başvurmaz. 
1947 yılında bağımsızlığını kazanmış olan Hindistan'dan çıkmış uluslararası çapta ilk önemli film olan "Yol Türküsü", 1956 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye aday gösterilmiş aynı festivalde "İnsanlık Belgesi Ödülü" ve "OCIC Özel Mansiyon Ödülü" nü almış. Ayrıca "En iyi film" dalında Bodil Ödülü'nü kazanmış, BAFTA ödülüne de aday gösterilmiş.
20. yüzyılın başlarında, Bangladeş'in bir köyünde fakir bir Brahman ailesinin Apu adında bir çocukları olur. Bir şair ve rahip olan babası ailesini geçindirmeye yatecek kadar para kazanamamaktadır. Kız kardeşi de sürekli olarak komşunun bahçesinden guava isimli bir meyve çalmaktadır. Bütün bunlar aileyle birlikte yaşayan yaşlı teyzelerinin bitmez tükenmez dırdırları, annesini zaten zor hayatını iyice güçleştirmektedir.




YENİLMEZ  -  "Aparajito"
(1956 - Hindistan)  -  IMDb: 8,1 (4 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
YenilmezBengalli sinemacı Satyajit Ray'in yönettiği filmin senaryosunu da yine Ray, Bengalli yazar Bibhutibhushan Bandyopadhyay'in "Aparajita" adlı yarı otobiyografik romanından uyarlayıp yazmıştır. "Yenilmez" (Aparajito), Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin ikincisidir. Üçlemenin diğer filmleri ise: 1955 tarihli Yol Türküsü (Pather Panchali) ve 1959'da tamamlanan Apu'nun Dünyası (Apur Sansar)'dır. Bu filmin müziğini, diğer iki filmin müziklerini de yapan Ravi Shankar bestelemiştir. Her üç filmin öyküsü de Bibhutibhushan Bandyopadhyay (Bibhutibhushan Banerjee olarak da biliniyor)'ın kitaplarından uyarlanmıştır. Bu film de diğerleri gibi siyah beyaz çekilmiştir ve düşük bir bütçeyle tamamlanmıştır.
Aparajito (Yenilmez), Satyajit Ray’ın muhteşem Apu üçlemesinin ikinci filmi. Pather Panchali (Yol Türküsü) filminde ablasının ölümünün ardından küçük Apu ve ailesi Benares’e taşınmıştır. Babası Harihar, Ganj kıyılarında rahiplik yaparak hayatını kazanırken çocuk da içinde barındırdığı zengin görüntü ve ses karışımından büyülenmiş ve hoşnut bir halde kenti dolaşır. Ne var ki Harihar bir hastalığa yakalanıp ölür ve Apu’nun tek başına ayakta kalmaya gücü yetmeyen annesi Sarbojaya, oğlunu yeniden taşraya, kayınpederinin evine götürür. Daha büyük bir dünyanın tadını almış olan Apu, içinde büyüdüğü basit köy hayatıyla yetinemeyecek duruma gelmiştir; köyün öğretmeni de onun tutku ve meraklarını teşvik eder. 16 yaşında Kalküta’da öğrenim görmek için bir burs kazanır. Kent yaşamına kendini kaptıran Apu eve çok seyrek ve gönülsüzce döner. Yalnız ve umutsuz derecede hasta olan Sarbojaya, oğlunun eğitimine engel olmaktan korktuğu için, onun merhametine sığınmayı reddeder. Sonunda, Apu’nun amcasından aldığı bir mektup onu eve getirir; ama bir gün geç kalmıştır. Cenazeden sonra Apu, babasının izinden giderek rahip olmayı reddeder ve yeniden Kalküta’ya döner.

Aparajito, 
Satyajit Ray’ın üçlemesi arasındaki olmazsa olmaz köprüyü oluşturur. Pather Panchali’nin Bengal köyündeki değişmeyen, kendiyle sınırlı yaşantıyı kentin yıkıcı etkisine doğru taşır ve bu arada filmin genç kahramanının iki dünya arasında bölünmesini, yavaş yavaş ve kaçınılmaz olarak ailesinden uzaklaşmasını anlatır. Her zaman olduğu gibi Satyajit Ray, bir karakterin ya da diğerinin lehine zar tutmaz. Apu’nun daha büyük bir dünya arayışını anlarız; öğrenmekten aldığı zevki, kişisel başarı duygusunu paylaşırız. Ancak aynı zamanda Sarbojaya’nın acısını da görürüz; kızını erken yaşta kaybetmiştir ve şimdi de oğlunu kaybetmektedir. Filmin en dokunaklı anında, ölümün eşiğindeki Sarbojaya, geceleyin, Apu’yu son bir kez ona getireceğini umduğu treni bekler. Uzaklardan bir tren gelir; kadın zar zor ama istekle doğrulur, gözünü dikip karanlığa bakar. Dışarıda sessizlikten ve ateş böceklerinin dansından başka bir şey yoktur.




APU'NUN DÜNYASI  -  "Apur Sansar"
(1959 - Hindistan)  -  IMDb: 8,1 (4 ödül)
Yönetmen: Satyajit Ray
Apu'nun Dünyası, Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmlerinin sonuncusudur. Her üç filmin öyküsü de Bibhutibhushan Bandyopadhyay'ın kitaplarından uyarlanmıştır. Bu film de diğerleri gibi siyah beyaz çekilmiştir ve düşük bir bütçeyle tamamlanmıştır.
"Apu'nun Dünyası" filminde olaylar üçlemenin ikinci filmi olan "Yenilmez"'in kaldığı yerden devam eder. Artık okulundan yeni mezun olmuş bir erişkin olarak Apu'nun kalabalık mega kent Kalküta'da işsiz geçen günleri, yazar olma hayalleri ve nihayet bir evlilik yapmasıyla bu sorumsuz günlerinin sona ermesi anlatılır. Apu ilk filmde halasını ve kızkardeşini, ikinci filmde de babası ve annesini kaybettiği ve artık yaşça iyice büyümüş olduğu için Satyajit Ray üçlemenin bu sonuncu filminde tamamen farklı bir oyuncu kadrosu ile çalışmış. Daha sonra birçok filminde de rol vereceği bu oyunculardan Sharmila Tagore, Satyajit Ray'in aile dostları ve hocası olan hümanist şair Rabindranath Tagore'un büyük torunudur.
Satyajit Ray'in Apu Üçlemesi'ni oluşturan filmler neredeyse tek bir filmin bölümleri gibi tasarlanmıştır ve bir devamlılığı vardır. Birinin bittiği yerde konuyu diğeri devralır. Üçlemenin ilk filmi Yol Türküsü (1955)'nde Apu'nun küçüklüğü ve doğduğu köydeki yaşantısı anlatılır. İkinci film Yenilmez(1956)'de ise Apu'nun eğitim yılları anlatılır. İlk filmde ihtiyar halası ve küçük kızkardeşini, ikinci filmde de babası ve annesini kaybeden Apu artık dünyada yapayalnızdır. Üçlemenin sonuncu filmi Apu'nun Dünyası'nda, başarılı bir orta eğitimden sonra eğitmenlerinin dikkatini çekmiş olan Apu, özel bir bursla gönderildiği kolejden ödenek yokluğu nedeniyle eğitimini tam olarak bitiremeden orta bir dereceyle mezun olabilmiştir. Artık bir erişkin olan Apu mega kent Kalküta'da salaş bir apartman dairesinde oturmaktadır. Henüz kendine uygun bir iş bulamamıştır, zaten ciddi olarak bir iş de aramaz. Ara sıra özel dersler vererek ve kitaplarını satarak geçinmeye çalışır. İçine kapanık bir yaşantı süren Apu'nun tek hayâli iyi bir yazar olabilmektir ve henüz tamamlayamadığı bir romanı vardır. Kolejden samimi arkadaşı Pulu, Apu'yu kuzeninin Khuina köyündeki düğününe davet eder. Nehir yoluyla yapılacak bu şiirsel yolculuk Apu'nun reddemeyeceği kadar cazip bir olaydır. Geleneklere göre düzenlenen düğün daha başlamadan damat adayı delirir. İnanışa göre Pulu'nun kuzeni Aparna, evlenmek için en uygun olan bu kutsal günü kaçırırsa lanetlenerek evde kalacaktır. Pulu, el altındaki en elverişli damat adayı o olduğu için Apu'dan damat olmasını rica eder. Zaten kızın annesi de, yüzünü İlah Krişna'ya benzettiği Apu'ya hayran olmuştur. Bu teklife önce şiddetle itiraz eden Apu daha sonra kızı bu güç durumdan kurtarmanın asil bir davranış olacağına karar vererek evlenmeyi kabul eder. Hiç hesapta yokken dünya evine giren Apu, yeni eşi Apurna'yı Kalküta'ya götürür ve yoksul hayatını onunla paylaşmaya başlar. Yeni evli çift burada birbirlerini tanımaya çalışırlar. Bu süreçte çift arasında en küçük bir fiziksel temas (sarılma, öpme vb) bile perdede gösterilmez. Apurna gebe kaldığında Apu onu bir süreliğine baba evine gönderir. Ancak bir süre sonra Apurna'nın doğum yaparken öldüğü haberini alır. Apurna bir oğlan çocuğu dünyaya getirmiştir. Kedere boğulan Apu karısının ölümünden sorumlu tuttuğu oğlunu görmek istemez. Umutsuzluğa düşen ve hayata küsen Apu yazdığı romanı yok eder ve kömür madenlerinde çalışmaya başlar. Beş yıl aradan sonra arkadaşı Pulu onu tekrar bulur ve hayatındaki ikinci önemli değişikliği ona yaşatır: Apu'nun oğluna kavuşmasını sağlar.






Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


1 Eylül 2015 Salı

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 23. Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda'nın II. Dünya Savaşı ile ilgili "SAVAŞ FİLMLERİ ÜÇLEMESİ"


 BİR KUŞAK  -  "Pokolenie"
(1955 - Polonya) - IMDb: 7,2
Yönetmen: Andrzej Wajda
Polonya sinemasının büyük ustası Andrzej Wajda’nın ilk uzun metrajlı filmi olan Pokoleniegençliklerini işgal altında yaşamak zorunda kalan bireylerin mücadelesi üzerinden ülkenin durumunu betimler. 20’li yaşlarının başındaki Stach’ın merkezinde olan film, genç adamın çalışmaya başladığı bir mobilya fabrikasında kendine has küçük dertleriyle uğraşırken aldığı bir çağrının peşinden gidişi üzerine gelişir. İşgal kuvvetlerine karşı direniş oluşturmaya çalışan gençlik hareketine örgütün liderlerinden Dorota’ya duyduğu ani ilginin vesilesiyle katılır. Bir yandan büyüyen bir aşka tutunurken, çevresindeki yaşıtları ile de acı deneyimler yaşayacakları yeni bir mücadelenin savunucularından olur.
Baskı altındaki bir jenerasyonun hayata tutunuşunu anlatarak kariyerine başlayan Wajda, henüz ilk çalışmasında oldukça etkileyici bir dönem tasviri yapmayı başarmıştır. 


 KANAŁ
(1957 - Polonya)  -  IMDb: 7,8 (1 ödül)
Yönetmen: Andrzej Wajda
Kanał, siyah-beyaz film, Wajda'nın Savaş Üçlemesi'nin ikinci filmidir. Film, 1944 yılında Nazi işgali altındaki Varşova'da geçer. Polonyalı yurtsever askerlerin işgalci Alman ordusuna karşı başlattığı direnişin öyküsüdür. Filmde, şehrin kanalizasyonlarını kullanan Polonyalı askerlerin yaşadıkları büyük sıkıntılara karşın amansız mücadeleleri ve trajik sonları anlatılmaktadır.



 KÜLLER VE ELMASLAR  -  "Popiół i Diament"
(1957 - Polonya)  -  IMDb: 7,9 (1 ödül)
Yönetmen: Andrzej Wajda
Küller ve Elmaslar 1958 Polonya yapımı politik dramatik savaş filmidir. Filmin adı, filmin kahramanının bombardımanda yıkılmış bir kilisenin duvarında gördüğü 19. yy'da yaşamış Polonyalı şair Cyprian Norwid'a ait bir şiirden gelmektedir. Şiirin dizelerinde, kömürün yüksek ısı ve basınç altında elmasa dönüşmesi olgusuna bir gönderme yapılmaktadır.
Filmde, Polonya'da Nazi işgalcilere karşı bir zamanlar zorunlu olarak işbirliği yapmış olan Milliyetçi güçlerin ve Komünistlerin aralarındaki bu ittifakın artık çatırdamaya başladığı 2. Dünya Savaşı'nın son günlerinde, taşralı Milliyetçi bir militan olan Maciek, etkili bir Komünist lideri öldürmekle görevlendirilir. Görevi sırasında kaldığı otelde hayata dair farklı şeyler hissetmeye başlar, bir seçim yapıp sonuçlarına da katlanmak zorunda kalacaktır. 







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 22. Avusturyalı yönetmen Ernst Marischka'nın yazıp yönettiği "SİSSİ ÜÇLEMESİ"

Sissi, Bayera dükü Maximillian Joseph'in kızı, Avusturya-Macaristan İmparatoru I. Franz Joseph'in daha sonra evlendiği kuzeni Elisabeth'in yakın çevresinde kullanılan lakabıdır.

ŞEYTAN ÇEKİCİ SISSI  -  "Sissi"
(1955 - Avusturya)  -  IMDb: 7,0
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm, Magda 
Schneider, Gustav Knuth, ...
16 yaşındaki prenses Elisabeth, Sissi, kız kardeşi Helene'in genç imparator Franz Josef ile nişanının yapılacağı Ischi'deki Avusturya sarayına kardeşi ve annesi ile birlikte gider. Ancak imparator Sissi ile balık avlamaya çıktığı sırada tanışır ve ona aşık olur....



SISSI: GENÇ İMPARATORİÇE  -  "Sissi - Die Junge Kaiserin"
(1956 - Avusturya)  -  IMDb: 6,5
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm,
 ...
Viyana'daki dillere destan düğünden sonra Sissi Avusturya İmparatoriçesi olarak yepyeni bir hayata başlamıştır. Ama bu rüya gibi yaşam belli sorunları da beraberinde getirecektir...



SISSI: BİR İMPARATORİÇENİN KADERİ  -  "Sissi - Schicksalsjahre Einer Kaiserin"
(1957 - Avusturya)  -  IMDb: 6,5
Yönetmen + Senaryo: Ernst Marischka
Oyuncular: Romy Schneider, Karlheinz Böhm,
 ...
Avusturya İmparatoriçesi Macaristan'a yolculuk yapmayı sever. Macaristan'dayken yerli bir kont olan Andrassy'nin politik anlamda paha biçilemez ilgisini fazla samimi bulur. Ama bu Viyana'daki saraydaki karmaşıklıklardan uzak durduğu ve rahatladığı süre çok uzun sürmez. Viyana'da sorumluluk sahibi Franz masasından kalkmamaktadır, bu durum katı annesi Sophie'nin kızlarını yetiştirme tarzlarına bile karışmasına neden olmaktadır. Sissi ölümcül verem hastalığına yakalanınca, Franz Sophie'nin doktorunun uyarısı üzerine kendilerinden uzaklaştırmasına izin vermek zorunda kalır. Sissi ise iyileşmesi için sürgüne (Portekiz'deki Madeira Adalarına ve Yunanistan'daki Corfu Adalarına) gönderilince yaşama isteğini kaybetme noktasına gelir. İhtiyacı olan psikosomatik terapi Bavaria'lı rahibe Ludovika'nın şefkati formunda ortaya çıkacaktır...







Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 21. Fransız bilim kurgu yazarı Jules Verne'in eserlerinden oluşan "KAPTAN NEMO ÜÇLEMESİ"

Jules Gabriel Verne, Fransız bilim kurgu yazarıdır. Daha çok Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864) ve Seksen Günde Devr-i Âlem (1873) romanlarıyla tanınmaktadır. Verne, henüz hava taşıtı ve pratik denizaltılar icat edilmeden önce uzay, gökyüzü ve denizaltı hakkında yazmış, Hugo Gernsback ve H. G. Wells ile birlikte genellikle “Bilim kurgunun babası” olarak adlandırılmaktadır.
‘’Denizler altında yirmi bin fersah’’, Jules Verne’in ilk kez 1870 yılında yayınlanan bir bilim kurgu romanıdır. Roman, kurgusal kahraman Kaptan Nemo, onun denizaltısı Nautilus ve yolculardan Profesör Pierre Aronnax hakkındadır.
Kaptan Nemo (Nemo ismi Latince’de "hiç kimse" anlamına gelmektedir), Prens Dakkar olarak bilinen bir Hint Raja’sının oğlu olan gizemli bir kişiliktir. Bilimsel açıdan dahi bir kişilik sergileyen Kaptan NEMO, Nautılıus adını verdiği denizaltısında yaşamaktadır.Son derece kontrollü ve sert bir yapıya sahip Kaptan NEMO, özellikle Britanya İmparatorluğunun emparyalizmine duyduğu nefretle ve çok güçlü bir intikam isteği ile doludur.
NAUTILIUS, Kaptan NEMO gibi, Jules Verne’in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Esrarlı Ada adlı romanlarında anlatılan, hayal ürünü bir denizaltıdır. Kitap henüz modern denizaltıların olmadığı dönemde yazılmıştır. Jules Verne bu denizaltıyı Robert Fulton’un icat ettiği ve ilk kullanılabilir denizaltı olan Nautilus’dan esinlenerek isimlendirmiştir. Nautilus,  Kaptan Nemo tarafından tasarlanmış ve Nemo’nun adamları tarafından ıssız bir adada yapılmıştır. Denizaltının motorları için elektrik enerjisi kullanılır ve bunun kaynağı da sodyum-cıva pilleridir. Denizaltının ve tayfasının ihtiyaç duyduğu tüm hammadde ve gıdalar denizlerden elde edilir. Hızı saatte 50 deniz milidir. Mahmuzlu pruvası ile su seviyesinin altında kalarak gemilere saldırabilen ve hasar vererek batırabilen Nautilus’u dünya bir deniz canavarı olarak tanır. 
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah romanının sonunda, denizaltı Maelström’e kapılır ve denizin derinliklerinde kaybolur.
Esrarlı Ada romanında ise Nautilus’un Maelström’den kurtulduğu ortaya çıkar. Bu romanın sonundaysa, adanın volkanik bir patlama ile yok olmasından hemen önce yaşlılık nedeni ile ölen Kaptan Nemo içine defnedilir ve Nautilus içinde gizlendiği mağarada batar.

 DENİZİN ALTINDA 20.000 FERSAH  -  "20.000 Leagues Under the Sea" 
(1954 - ABD)  -  IMDb: 7,2 (2 Oscar + 1 ödül) 
Yönetmen: Richard Fleischer
Oyuncular: Kirk Douglas (Ned Land), James Mason (Kaptan Nemo), Peter Lorre (), Paul Lukas (Prof. Pierre Arronax), Rbert J. Wilke (Nautilus'un ikinci kaptanı), ...



ESRARLI ADA  -  "Mysterious Island"
(1961 ABD, İngiltere)  -  IMDb: 6,8
Yönetmen: Cy Endfield
Oyuncular: Herbert Lom 
(Kaptan Nemo), Michael Craig (Kaptan Cyrus Harding), Joan Greeneood (Lady Mary Fairchild), Michael Callan (Herbert Brown), ...



KAPTAN NEMO VE SUALTI ŞAHRİ  -  "Captain Nemo and the Underwater City"
(1969 - İngiltere)  -  IMDb: 5,6
Yönetmen: James Hill
Oyuncular: Robert Ryan (Kaptan Nemo), Chuck Connrs 
(Senatör Fraser), Luciana Paluzzi (Mala), ...








Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 20. Japon yönetmen Hiroshi Inagaki'nin biyografi üçlemesi "MIYAMOTO MUSASHI (SAMURAY) ÜÇLEMESİ"


SAMURAY 1: MIYAMOTO MUSASHI
(1954 - Japonya) - IMDb: 7,6 (1 ödül)
Yönetmen: Hiroshi Inagaki




 SAMURAY 2: ICHIJOJI TAPINAĞI DÜELLOSU
"Zoku Miyamoto Musashi: Ichijôji no Kettô"
(1955 - Japonya) - IMDb: 7,5
Yönetmen: Hiroshi Inagaki



SAMURAY 3: GANRYÛ ADASI DÜELLOSU
"Miyamoto Musashi Kanketsuhen: Kettô Ganryûjima"
(1956 - Japonya) - IMDb: 7,8
Yönetmen: Hiroshi Inagaki



Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...


SİNEMADA ÜÇLEMELER: 19. Türk sinemacı Metin Erksan'ın "KÖY ÜÇLEMESİ"



YILANLARIN ÖCÜ
(1962 - Türkiye) - IMDb: 7,7
Yönetmen: Metin Erksan
Oyuncular: Fikret Hakan (Kara Bayram), Nurhan Nur (Hatçe), Aliye Rona (Irazca), Erol Taş (Haceli), Ali Şen (Muhtar), ...

Açıklama: Fakir Baykurt'un aynı isimli romanından uyarlanan film gösterime girdiği 23 Nisan 1962'de Ankara'da bir sinemada, bazı gruplarca protesto edildi. Filmin gösterimine ilk olarak sadece Türkiye'de izin verildi. Prodüktör Nusret İkbal'in başvurusu sonucu 1965 yılında Sansür Kurulu'nun aldığı bir kararla Türkiye dışında da gösterimine izin verildi.
Yaşlı annesi Irazca, karısı Hatçe ve üç çocuğu ile yaşayan yoksul köylü Bayram'ın evinin önüne Köy Kurulu üyelerinden Haceli, Muhtar'ın da desteği ile ev inşa etmek ister. Evlerinin önüne ev yapılmasını istemeyen aile, muhtar ve Haceli'nin tüm oyunlarına rağmen uzlaşmaz bir mücadele verir.



SUSUZ YAZ
(1964 - Türkiye) - IMDb: 8,1 (4 ödül)
Yönetmen: Metin Erksan
Oyuncular: Fikret Hakan (Kara Bayram), Nurhan Nur (Hatçe), Aliye Rona (Irazca), Erol Taş (Haceli), Ali Şen (Muhtar), Erol Taş (Ak Ali), ...
Açıklama: Necati Cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adlı hikâyesinden uyarlayıp yazmıştır. Hülya Koçyiğit'in sinemadaki ilk filmi, Erol Taş'ın ise başrol oyuncusu olarak oynadığı ilk filmdir. Filmin özgün müziğini Yunanistan'ın Akademi Ödüllü bestecisi Manos Hacidakis bestelemiştir. Hacidakis, aynı yıl Amerikan yapımı Topkapı filminin müziğini de yapmıştı. Çekimleri Necati Cumalı'nın hikâyesinin geçtiği yerde, İzmir'in Bademler Köyü'nde 9 ayda gerçekleştirilen film, susuzluk ve kadınsızlık temasını işler. Necati Cumalı'nın avukatlık yaptığı yıllardaki gözlemlerine dayanan bu psikolojik-toplumsal filmde çiftçi Osman, arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister, ancak suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır. Bu çatışmada hapse düşen kardeşi Hasan'ın karısı Bahar'a da göz koyar. 

Türkiye'de sansür engeline takılan, bu nedenle de ilk gösterimi Haziran 1964'te Berlin Film Festivali'nde yapılan "Susuz Yaz", bu festivalin büyük ödülü olan Altın Ayı'yı kazanmış. Film, 1964'de Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü (Oscar) adayı olmuş.





KUYU
(1968 - Türkiye) - IMDb: 7,4 (4 ödül)
Yönetmen + Senaryo: Metin Erksan
Oyuncular: Fikret Hakan (Kara Bayram), Nurhan Nur (Hatçe), Aliye Rona (Irazca), Erol Taş (Haceli), Ali Şen (Muhtar), Erol Taş (Ak Ali), ...
Açıklama: Metin Erksan’ın bir gazete haberinden yola çıkarak senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde, Nil Göncü, Hayati Hamzaoglu ve Aliye Rona yer almakta. Osman, aynı köyden deliler gibi sevdiği Fatma’yı dağa kaldırır. Fakat bu sevda tek taraflıdır. Fatma hiçbir şekilde konuşmaz, Osman’ı istemez. Her dağa kaldırma ve jandarmaların ikiliyi bulması ise kısır bir döngüyü başlatır. Osman için Fatma artık bir saplantı haline gelmiştir. Hapisten her çıkışında soluğu O’nun yanında alır hatta tecavüz eder. Film, Erksan’ın sinemasını sürekli meşgul eden “mülkiyet” kavramını kadın-erkek ilişkisi üzerinden irdelerken, Türk sinemasında “kadın” kavramını incelemesi açısından da oldukça önemli bir yapımdır.





Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...

SİNEMADA ÜÇLEMELER: 18. Japon yönetmen Yasujirō Ozu'nun "NORIKO ÜÇLEMESİ"

Film serisi yazar ve eleștirmen Kazuo Hrotsu'nun "Baba ve Kız (Chichi to musume)" adlı eserinden Yasujirō Ozu ve O'nunla uzun zaman birlikte çalıșan senarist Kogo Noda tarafından sinemaya uyarlanmıș. Bu üç filmde, birbiriyle konu bakımndan ilișkili olmayan faklı hikayelerde "Noriko" isimli genç bir kız vardır. Filmleri birbirine bağlayan ana nokta, evlenmek ve çocuk yetiștirmeyi kadınlar için bir zorunluluk olarak gören 1950'lerde Japonyasında Noriko'nun bekar biri olarak izleyicinin karșısına çıkmasıdır.

GEÇ GELEN BAHAR  -  "Banshun"  -  "Late Spring"
(1949 - Japonya)  -  IMDb: 8,3 (5 ödül)
Yönetmen: Yasujirô Ozu
Japonya'da babasıyla yaşayan genç kız hayatından oldukça memnundur. Buna karşın çevresindeki herkes onu evlendirmek istemektedir. Babasından ayrılmak istemeyen genç kız baskılar yüzünden zor zamanlar geçirir...


ERKEN GELEN YAZ  -  "Bakushu"  -  "Early Summer"
(1951 - Japonya)  -  IMDb: 8,2 (7 ödül)
Yönetmen: Yasujirô Ozu
Tokyo'da geçen hikaye savaş sonrası bir aile hikayesidir. Noriko bağımsız bir kadın olmayı isterken hem patronu hem de ailesi Noriko'nun evlenmesi için baskı yapmaktadır. Bu iş için uygun görülen aday da patronunun 40 yaşındaki üniversite arkadaşıdır. Noriko'da bu duruma karşı çıkmaktadır. Japon toplumunda kadının belli bir yaştan sonra muhakkak evlenmesi ve çalışmayı da bırakması beklendiği göz önünde tutulursa sosyal baskı ve bireyler arasında yaşanan gerilimi başarıyla yansıtması açısından Ozu'nun en önemli filmlerinden birisidir...


TOKYO HİKAYESİ  -  "Tokyo Monogatari"  -  "Tokyo Story"
(1953 - Japonya)  -  IMDb: 8,3 (2 ödül)
Yönetmen: Yasujirô Ozu
Müthiş bir dönüşüm ve modernleşmenin pençesinde bölünmekte olan Japonya'dayız. Taşralı, emekli bir karı-koca, Tokyo'da yaşayan evlenmiş çocuklarını ziyarete giderler. Gençler giderek hızlanmakta olan şehir yaşamının meşguliyeti içerisinde, onlarla ilgilenmektense birbirlerine pas edip kurtulma hafifliğindedirler. Sadece savaşta ölmüş oğullarının dul gelini yaşlı çifte şefkat ve ilgi gösterir. Evlerine döndüklerinde kırgın ve kafaları karışıktır. Çocukların titreyip kendilerine gelmesi için dramatik bir olayın gerçekleşmesi gerekecektir.

Ülkesinin 50'li yıllarda geçirdiği kültürel dönüşümün izini sürmekten yorulmayan Japon yönetmen Yasujiro Ozu'nun hem kendi başyapıtı hem de eşsiz ritmiyle, sinema sanatının en güzel filmlerinden biri.






Üçleme, "triloji" veya "üçlü yapıt" ...
Birbirinin devamı niteliğinde olan, birbiri ile karakterler veya konu açısından bağlantılı olan üç eserden oluşur. Genellikle edebiyat, sinema, video oyunu ve tiyatro alanlarında kullanılır.  Bu türdeki eserler bazen bir bütün, bazen de üç ayrı çalışma olarak kabul edilir.

Ben sinema tarihinde önemli yeri olan üçlemeleri öğütüyorum...